29 Haziran 2020 Yazısı
Plevne’den Büyük Taaruza, Aynalı Martin
Plevne Marşı’nın sözlerini beş dakikalığına ‘Düşman Tuna’yı atladı, Martinilere tosladı’ şeklinde değiştirip, bu amatörce hazırlanmış, meraklıs için çerez tadındaki bilgisele başlayalım.93 Harbi ( 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı ), hem Osmanlı Devleti, hem de Osmanlı halkı için çok büyük bir hezimet oldu ve korkunç miktarda ülke toprağı, asker, sivil, malzeme, kaynak, prestij, para ve özgüven kaybı yaşandı.Savaş sırasında Osmanlılar için tek başarı Plevne savunması oldu. Bu savunma, Rus ordusunun yıldırım hızıyla ilerleyişini 5 ay durdurmayı başardı ve bu 5 ay içerisinde, başını İngiltere’nin çektiği ‘Büyük Devletler’ Rusya’ya karşı biraraya gelme fırsatını yakaladı.İstanbul’un düşmesi, İngiliz donanmasınının Rus ordusunu son anda Yeşilköy’de (Ayastefanos) durmaya zorlamasıyla önlenebildi. II. Abdülhamit yönetimindeki Osmalı Devleti’nin, İngiltere’nin yardımıyla başkentini kaybetmemesini sağlayan ‘Plevne Geciktirmesi’nin en önemli aktörlerinden biri ise ‘at martini de bre Hasan’ ve ‘aynalı martin yaptırdım da yarime’ türkülerinde geçen Martini tüfeğiydi.Osman Nuri (Gazi Osman) Paşa’nın mükemmel bir mühendislik hesabıyla Plevne etrafına inşa ettirdiği toprak istihkamlar, Rus topçusunun amansız bombardımanlarını boşa çıkardı. Plevne sanunmasını top ateşiyle kıramayacağını anlayan Ruslar, Balkanlı müttefiklerinden aldıkları asker yardımıyla yüz bin kişilik bir ordu kurdular. Amaç,top atışlarıyla yıkılamayan istihkamları piyade gücüyle aşıp Plevne’yi düşürmekti.Osmanlı ordusundan sayıca kat kat üstün piyade birlikleriyle yapılan bu saldırılar ise Martini tüfeklerinin önünde eriyip gitti.Martiniler’in menzili, atış hızı ve isabetliliği, Ruslar’ın Plevne’yi taaruzla ele geçirme planlarının sonu oldu. Şehir ancak, abluka altında aylarca aç ve susuz bırakılarak ele geçirilebildi. Bu da, başkentin ve saltanatın kurtulmasını sağlayan o beş ayı sağladı. Şimdi biraz geriye gidip, 'aynalı' lakabını, mekanizmasının iki yanında ayna gibi parlayan çelik plakalardan alan Martini tüfeklerinin Osmanlı askerlerinin eline nasıl ulaştığına bakalım.Ağızdan dolmalı tüfekleri kullanıldığı son büyük savaş 1865’te biten ABD iç savaşı oldu. Sanayicilerin, kıçtan dolma yivli tüfekleri, bir orduyu donatabilecek fiyatta, ve kolayca kullanılacak bir basitlikte imal etmeyi başarmasıyla,ağızdan dolmalı yivsiz tüfeklerin devri kapandı.Sultan Abdülaziz yönetimindeki Osmanlı devleti, piyade tüfeği teknolojisindeki bu gelişmeleri yakından takip ediyordu, ve bazı Avrupa devleteleri gibi, ordularını kıçtan dolma tüfekli bir ordunun önüne ağızdan dolma tüfekle çıkartma hatasını yapmadan, bu teknolojiye geçiş yaptı.Bab-ı Ali’nin bu konudaki ilk büyük girişimi, ABD iç savaşının bitmesiyle açığa çıkan 250,000 Enfield ve Springfield tüfeğini uygun fiyattan satın almak oldu. Yivli, ama ağızdan dolma olan bu tüfekler, Tophane’de Snider sistemi takılarak kıçtan dolma hale getirildi.Yine bu dönemde, süvari birlikleri için 60,000 kadar, çok atımlı Winchester tüfeği satın alındı.Osmanlı’nın yüksek miktarlarda tüfek aldığı haberinin yayılmasıyla, ABD’li Providence Tool Company (PTCo), elinde kalan birkaç Martini örneğiyle Bab-ı Ali’nin kapısını çaldı.PTCo, ABD’de Martini tüfeklerini geliştirmiş ve üretmiş, ancak bunları ABD ordusuna satmayı başaramıştı. Bazı denizaşırı ülkelerden toplamı 100,000’i bulan küçük siparişler alınmış olmasına rağmen, bu rakam şirketin devamını sağlayacak büyüklükte değildi.(Tüfeklerin adı henüz Martini değil Peabody idi.Ama şimdi Martini,Henry,Peabody şeklinde isim konusuna girersek kolay kolay çıkamayız.) Osmanlı’nın bu tüfeği çok beğenmesiyle,PTCo şirketi Osmanlı Devleti'nden toplamı 600,000’i bulan Martini siparişi aldı.Bu, o zamana kadar ABD piyade silahı endüstrisinin aldığı en büyük siparişti. 93 Harbi, Osmanlı’nın silah stoklarının yarı yarıya erimesine yol açtı. Martiniler’in büyük kısmı Rusya ve müttefiklerince ele geçirildi.Hatta Ruslar,bazı birliklerini, hayran kaldıkları bu tüfeklerle donatıp, Şipka geçidinde Osmanlı ordusuna karşı kullandı. Osmanlı Devleti, eriyen Martini stoklarını yenilemek için silahın üreticisi PTCo şirketine döndü, ancak şirket kapanmıştı.Bunun üzerine 1881 yılında Tophane-i Amire'de 'çakma' Martini tüfekleri yapımına başlandı ve 1887'ye kadar onbinlercesi imal edildi ( Tophane'nin nelere kadir olduğu apayrı bir konu ) 1887 yılına gelindiğinde, seri atımlı tüfeklerin ortaya çıkmasıyla Martini'ler 'devri geçmiş ve işe yaramaz' ilan edildi ve 2. Abdülhamid yönetimindeki Osmanlı, yeni tüfek arayışına girdi. Bu noktada Osmanlı envanterinde yüzbinlerce Martini vardı.Ne yazık ki 2. Abdülhamid,o zamana kadar yapılmış ve yapılacak piyade tüfekleri içinde bir çağı kapatıp yenisini açan Mauser 1890 model tüfeklerini satın alarak yaptığı ileri görüşü, tüfeklerin kullanımı açısından göstermedi.Mauserler depolara kapatıldığından, Osmanlı Ordusu 1897 Türk-Yunan Savaşı'na 'devri geçmiş ve işe yaramaz' Martinilerle girmek zorunda kaldı ve buna rağmen savaşı askeri olarak kazandı (Savaş sonradan anlaşma masasında kaybedildi) Askerin ve halkın güvenini kazanan tüfek, Tophane-i Amire'de, orjinal kara bartulu fişekleri yerine 7.65'lik mavzer fişeği atmak üzere yenilemeden geçirildi ve Libya, Balkan ve 1.Dünya Savaşları'nda kullanılmaya devam edildi.Çanakkale'de Martiniler'in kullanıldığı İngiliz anı ve istihbarat kayıtlarında görüyoruz.Kurtuluş Savaşında "her türlü mükerrer ateşli tüfek,... Mauser, Alman, Belçika, Avusturya tüfekleri Bulgar manliherleri, İngiliz Rus tüfekleri, Fransız, Romanya, Sırp, Japon, Yunan, Martin, büyük küçük çaplı tüfekleri, oluşturulan komisyonlara teslim edilecektir." denmekteydi.Kurtuluş Savaşı'nın bu kararlı bakışlı Kuvayı Milliyeciler'inden bize göre sol arkada olanın elindeki Martini tüfeğidir.
KAYNAK:
https://www.google.com/search?q=Plevne%E2%80%99den+B%C3%BCy%C3%BCk+Taaruza%2C+Aynal%C4%B1+Martin&oq=Plevne%E2%80%99den+B%C3%BCy%C3%BCk+Taaruza%2C+Aynal%C4%B1+Martin&aqs=chrome..69i57j33.439j0j4&client=ms-android-xiaomi-rev1&sourceid=chrome-mobile&ie=UTF-8#
https://www.google.com/url?sa=t&source=web&rct=j&url=http://www.trt.net.tr/sayfa/wp-content/uploads/2014/11/3.ciltppp.pdf&ved=2ahUKEwid_OG1t67qAhWLvosKHQ94BbMQFjAYegQICBAB&usg=AOvVaw2yamN9ep4i6Ny2emLVtlav
https://www.google.com/url?sa=t&source=web&rct=j&url=https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Martin_(t%25C3%25BCfek)&ved=2ahUKEwid_OG1t67qAhWLvosKHQ94BbMQFjAGegQIAxAJ&usg=AOvVaw1S8KzOXo6Cgay3ChGiOYlc
Plevne Marşı’nın sözlerini beş dakikalığına ‘Düşman Tuna’yı atladı, Martinilere tosladı’ şeklinde değiştirip, bu amatörce hazırlanmış, meraklıs için çerez tadındaki bilgisele başlayalım.93 Harbi ( 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı ), hem Osmanlı Devleti, hem de Osmanlı halkı için çok büyük bir hezimet oldu ve korkunç miktarda ülke toprağı, asker, sivil, malzeme, kaynak, prestij, para ve özgüven kaybı yaşandı.Savaş sırasında Osmanlılar için tek başarı Plevne savunması oldu. Bu savunma, Rus ordusunun yıldırım hızıyla ilerleyişini 5 ay durdurmayı başardı ve bu 5 ay içerisinde, başını İngiltere’nin çektiği ‘Büyük Devletler’ Rusya’ya karşı biraraya gelme fırsatını yakaladı.İstanbul’un düşmesi, İngiliz donanmasınının Rus ordusunu son anda Yeşilköy’de (Ayastefanos) durmaya zorlamasıyla önlenebildi. II. Abdülhamit yönetimindeki Osmalı Devleti’nin, İngiltere’nin yardımıyla başkentini kaybetmemesini sağlayan ‘Plevne Geciktirmesi’nin en önemli aktörlerinden biri ise ‘at martini de bre Hasan’ ve ‘aynalı martin yaptırdım da yarime’ türkülerinde geçen Martini tüfeğiydi.Osman Nuri (Gazi Osman) Paşa’nın mükemmel bir mühendislik hesabıyla Plevne etrafına inşa ettirdiği toprak istihkamlar, Rus topçusunun amansız bombardımanlarını boşa çıkardı. Plevne sanunmasını top ateşiyle kıramayacağını anlayan Ruslar, Balkanlı müttefiklerinden aldıkları asker yardımıyla yüz bin kişilik bir ordu kurdular. Amaç,top atışlarıyla yıkılamayan istihkamları piyade gücüyle aşıp Plevne’yi düşürmekti.Osmanlı ordusundan sayıca kat kat üstün piyade birlikleriyle yapılan bu saldırılar ise Martini tüfeklerinin önünde eriyip gitti.Martiniler’in menzili, atış hızı ve isabetliliği, Ruslar’ın Plevne’yi taaruzla ele geçirme planlarının sonu oldu. Şehir ancak, abluka altında aylarca aç ve susuz bırakılarak ele geçirilebildi. Bu da, başkentin ve saltanatın kurtulmasını sağlayan o beş ayı sağladı. Şimdi biraz geriye gidip, 'aynalı' lakabını, mekanizmasının iki yanında ayna gibi parlayan çelik plakalardan alan Martini tüfeklerinin Osmanlı askerlerinin eline nasıl ulaştığına bakalım.Ağızdan dolmalı tüfekleri kullanıldığı son büyük savaş 1865’te biten ABD iç savaşı oldu. Sanayicilerin, kıçtan dolma yivli tüfekleri, bir orduyu donatabilecek fiyatta, ve kolayca kullanılacak bir basitlikte imal etmeyi başarmasıyla,ağızdan dolmalı yivsiz tüfeklerin devri kapandı.Sultan Abdülaziz yönetimindeki Osmanlı devleti, piyade tüfeği teknolojisindeki bu gelişmeleri yakından takip ediyordu, ve bazı Avrupa devleteleri gibi, ordularını kıçtan dolma tüfekli bir ordunun önüne ağızdan dolma tüfekle çıkartma hatasını yapmadan, bu teknolojiye geçiş yaptı.Bab-ı Ali’nin bu konudaki ilk büyük girişimi, ABD iç savaşının bitmesiyle açığa çıkan 250,000 Enfield ve Springfield tüfeğini uygun fiyattan satın almak oldu. Yivli, ama ağızdan dolma olan bu tüfekler, Tophane’de Snider sistemi takılarak kıçtan dolma hale getirildi.Yine bu dönemde, süvari birlikleri için 60,000 kadar, çok atımlı Winchester tüfeği satın alındı.Osmanlı’nın yüksek miktarlarda tüfek aldığı haberinin yayılmasıyla, ABD’li Providence Tool Company (PTCo), elinde kalan birkaç Martini örneğiyle Bab-ı Ali’nin kapısını çaldı.PTCo, ABD’de Martini tüfeklerini geliştirmiş ve üretmiş, ancak bunları ABD ordusuna satmayı başaramıştı. Bazı denizaşırı ülkelerden toplamı 100,000’i bulan küçük siparişler alınmış olmasına rağmen, bu rakam şirketin devamını sağlayacak büyüklükte değildi.(Tüfeklerin adı henüz Martini değil Peabody idi.Ama şimdi Martini,Henry,Peabody şeklinde isim konusuna girersek kolay kolay çıkamayız.) Osmanlı’nın bu tüfeği çok beğenmesiyle,PTCo şirketi Osmanlı Devleti'nden toplamı 600,000’i bulan Martini siparişi aldı.Bu, o zamana kadar ABD piyade silahı endüstrisinin aldığı en büyük siparişti. 93 Harbi, Osmanlı’nın silah stoklarının yarı yarıya erimesine yol açtı. Martiniler’in büyük kısmı Rusya ve müttefiklerince ele geçirildi.Hatta Ruslar,bazı birliklerini, hayran kaldıkları bu tüfeklerle donatıp, Şipka geçidinde Osmanlı ordusuna karşı kullandı. Osmanlı Devleti, eriyen Martini stoklarını yenilemek için silahın üreticisi PTCo şirketine döndü, ancak şirket kapanmıştı.Bunun üzerine 1881 yılında Tophane-i Amire'de 'çakma' Martini tüfekleri yapımına başlandı ve 1887'ye kadar onbinlercesi imal edildi ( Tophane'nin nelere kadir olduğu apayrı bir konu ) 1887 yılına gelindiğinde, seri atımlı tüfeklerin ortaya çıkmasıyla Martini'ler 'devri geçmiş ve işe yaramaz' ilan edildi ve 2. Abdülhamid yönetimindeki Osmanlı, yeni tüfek arayışına girdi. Bu noktada Osmanlı envanterinde yüzbinlerce Martini vardı.Ne yazık ki 2. Abdülhamid,o zamana kadar yapılmış ve yapılacak piyade tüfekleri içinde bir çağı kapatıp yenisini açan Mauser 1890 model tüfeklerini satın alarak yaptığı ileri görüşü, tüfeklerin kullanımı açısından göstermedi.Mauserler depolara kapatıldığından, Osmanlı Ordusu 1897 Türk-Yunan Savaşı'na 'devri geçmiş ve işe yaramaz' Martinilerle girmek zorunda kaldı ve buna rağmen savaşı askeri olarak kazandı (Savaş sonradan anlaşma masasında kaybedildi) Askerin ve halkın güvenini kazanan tüfek, Tophane-i Amire'de, orjinal kara bartulu fişekleri yerine 7.65'lik mavzer fişeği atmak üzere yenilemeden geçirildi ve Libya, Balkan ve 1.Dünya Savaşları'nda kullanılmaya devam edildi.Çanakkale'de Martiniler'in kullanıldığı İngiliz anı ve istihbarat kayıtlarında görüyoruz.Kurtuluş Savaşında "her türlü mükerrer ateşli tüfek,... Mauser, Alman, Belçika, Avusturya tüfekleri Bulgar manliherleri, İngiliz Rus tüfekleri, Fransız, Romanya, Sırp, Japon, Yunan, Martin, büyük küçük çaplı tüfekleri, oluşturulan komisyonlara teslim edilecektir." denmekteydi.Kurtuluş Savaşı'nın bu kararlı bakışlı Kuvayı Milliyeciler'inden bize göre sol arkada olanın elindeki Martini tüfeğidir.
KAYNAK:
https://www.google.com/search?q=Plevne%E2%80%99den+B%C3%BCy%C3%BCk+Taaruza%2C+Aynal%C4%B1+Martin&oq=Plevne%E2%80%99den+B%C3%BCy%C3%BCk+Taaruza%2C+Aynal%C4%B1+Martin&aqs=chrome..69i57j33.439j0j4&client=ms-android-xiaomi-rev1&sourceid=chrome-mobile&ie=UTF-8#
https://www.google.com/url?sa=t&source=web&rct=j&url=http://www.trt.net.tr/sayfa/wp-content/uploads/2014/11/3.ciltppp.pdf&ved=2ahUKEwid_OG1t67qAhWLvosKHQ94BbMQFjAYegQICBAB&usg=AOvVaw2yamN9ep4i6Ny2emLVtlav
https://www.google.com/url?sa=t&source=web&rct=j&url=https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Martin_(t%25C3%25BCfek)&ved=2ahUKEwid_OG1t67qAhWLvosKHQ94BbMQFjAGegQIAxAJ&usg=AOvVaw1S8KzOXo6Cgay3ChGiOYlc

Yorumlar
Yorum Gönder