Umut Bağdadioğlu

1940’larda doğu sınırımızda neler yaşandı? İran-Rus askeri ilişkileri, Rusya’nın Ermenistan-Gürcistan üzerinden başlattığı planlar nelerdi? Mukayese ederek ve o günkü devletlerin ajandalarını göz önünde tutarak Türkiye’nin 1940-1950 arası geçirdiği dönemi çok iyi anlamamız lazım. Kasım 1940 Stalin*: Orada Türklerin işi yok! 2 milyon Gürcü, 1,5 milyon Ermeni, bir milyon Kürt var ve biz 5-6 milyon Türkü Asya’ya geri süreriz. Sovyetler 1946’da İran’ı işgal edip ömrü bir yıl sürecek olan Kürt Mahabad Cumhuriyeti’ni neden kurdu? Devamında planında ne vardı?Milyonlarca kilometrekare toprak dururken 1945’de İran’da, yine bir yıl ömür sürecek bir Azeri Devleti kurmasının sebebi sıradan planlar değildi. Stalin, Mustafa Barzani’nin Irak’tan İran’a kaçtığı dönem bölge unsurlarıyla bu ilişkileri kurmuş ve İran üzerinde emellerini denemiştir. Doğuda bu hazırlıkları yapan Stalin, Batı’da; Potsdam Konferansında** (Almanya 1945) boğazları artı Ermenilere Gürcülere toprak istemişt

21. YÜZYILDA GÜÇ VE İKTİDAR İLİŞKİLERİ BAĞLAMINDA MEDYA DEMOKRASİSİ VE PARLAMENTOLARIN ÖNEMİ Liberal temsili demokrasinin krize girdiğine yönelik süregiden tartışmalar dikkate alındığında, günümüz demokrasilerinde yasama erkini ifa eden ve politik karar alma süreçlerinde belirleyici bir rol oynayan parlamentoların öneminin azaldığı iddia edilmektedir. Öyle ki, demokratik sistemlerde kanun yapma ve hükümeti denetleme gibi fonksiyonlarının yanı sıra politik konuşmaların yapıldığı temel kurumlardan biri olan parlamentoların birçok işlevi bulunmaktadır (Tokgöz, 2008: 216-217). Ne var ki, parlamentoların bu önemi, 21. yüzyılda, geçmişe nazaran azalma eğilimi içerisindedir. Bu durumun temel müsebbibi olarak ise politikanın ideolojik ve sınıfsal bir eksenden uzaklaşması ve gitgide medyatikleşmesi gösterilmektedir. Nitekim bu durumu ifade etmek için “medya demokrasisi” kavramı sıklıkla kullanılmaktadır. Medya demokrasisi mefhumunun birincil anlamına bakıldığında; medyanın, politik

DÜNYA DEVLETİ PROJESİ İÇİN Mİ HAVADAN SPREYLENİYORUZ? Önce konuyu açalım. Başınızı gökyüzüne kaldırdığınızda denk gelmişsinizdir; bir uçak ve arkasında bıraktığı kalın duman tabakası... Dakikalarca dağılmayan, kalıp gibi yerinde duran duman tabakaları belki dikkatinizi çekmiştir. İşte "Spreylenmek," budur.  Evet yıllardır spreyleniyoruz. Aslında yağmur bombalarını da bu sınıfa sokarsak 1970'li yıllara kadar uzanır spreylenmenin geçmişi... Bir çoğumuzun sandığı gibi "Spreylenmek," havadan serpilen mikrop ya da virüs anlamına gelmiyor. (Bir virüsün yayılması için böyle çabalara gerek yoktur. Tehlikeli virüsün birkaç insana dolaylı yönlerden bulaştırılması tüm kente yayılması için yeterlidir.) Bizler havadan baryum sülfat veya alüminyum parçacıklarıyla spreyleniyoruz. Bu kimyasalların özellikleri kana karıştıktan sonra, karaciğer, akciğerler ve beyin dokusuna yerleşmeleri ve geri dönüşü olanaksız hasarlara yol açmalarıdır. Kullanılan kimyasal miktarıyla doğru oran

Amerika kesinlikle bu dünyanın ötesinde bir kafayı yaşıyor.Pentagon, "F-23 Black Widow II (Kara Dul)" isimli hem avcı hem hayalet özelliği gösteren bir savaş uçağı yaptı ancak Amerikan devleti "Çüş lan ! İnsanla savaşacağız uzaylıyla değil, bir alt modelini yap." yanıtını aldı.2. Dünya Savaşından sonra Almanya'nın en önemli ganimeti olan Nazi bilim adamları savaş esiri düşmüştü.Tarihin en yetenekli bu bilim adamı grubu idam edilmeyi beklerken "Operation Paperclip" koduyla Pentagon bir kurtarma operasyonu yaparak hepsini Amerika'ya getirdi.Paperclip hareketi insanlık tarihinin en başarılı kurtarma operasyonudur çünkü esir düşmüş 2000'den fazla Nazi bilim adamı hapishaneler basılarak Avrupa'dan Amerika'ya kaçırılmıştır.Operasyonu Amerikan ordusunun ve istihbaratının en seçkin birimi JIOA yapmıştır.Amerikan devleti kurtardığı Nazi bilim adamlarına "Biz yokuz artık devlet sizsiniz" demiştir.Naziler bunun üzerine Amerika'nın as

ROSWELL OLAYI 1947 yazında art arda gelen uçan parlak cisim ihbarlarından sonra 4 Temmuz'da New Mexico eyaletinin Roswell kasabasında bir fırtına kopar.Fırtına sırasında Foster çiftliğinin sahibi William Mac Brazel ve komşuları patlamaya benzer bir ses duyarlar.Foster çiftliğindeki enkaz,üzerilerinde hiyeroglif benzeri yazılar bulunan yanmaz kesilmez metal çubuklar gibi esrarengiz parçalardan oluşmaktadır.Parçalar her şekle çok kolay girebilen fakat hiç bir şekilde işlenemeyen bir maddeden yapılmıştır.Kazanın haberini alan Roswell kasabası şerifi George Wilcox olay yerine yardımcılarıyla gelir ancak gördüğü enkaz karşısında büyük korku yaşar.Bunun üzerine Şerif Wilcox,Binbaşı Marcel'e haber verir.Yalnız ordudan önce olay yerine gazeteciler ve halk intikal etmişti.Binbaşı Marcel,kaza yerine intikal ettiğinde aynı Şerif Wilcox gibi "Böyle uçak mı olur ?" diye kendi üstlerine haber verir ancak bir yanıt alamaz.Binbaşı Marcel,Washington'daki bu sessizlik üzerine kamu

Neye evrileceği kestirilemeyen bir krizin henüz daha başında,soğukkanlı kalınabilecek evresinde,birçok insan yazdığı güya pozitif bir mesajın içine,ötekine duyduğu ideolojik nefretini özenle yerleştiriyor.Hatta sırf bu nefreti kusmak için ana temaya değiniyormuş gibi yapıyor.Daha kolay yönetilebilir olması için,iktidarın tüm gücüyle oynadığı ve romantik akılsız muhaliflerin de suyuna gittiği 'yardımsever ve dayanışma içerisinde toplum' tiyatrosunu saymazsak;ülke bir kaos durumunda böyle bir sınavı başarıyla geçebilecek görüntünün çok uzağında.80 milyonluk bir ülkede,yardımseverliğin dayanışmanın pratikte bir karşılığı olabilmesi için;asgari toplumsal barışın,güvenilir kurumların,her alanda işleyen sivil toplum örgütlerinin olması şarttır.Dayanışma dediğimiz şey ile birkaç milyonun kronik romantizmi farklı şeyler.

Eğer tüm baskılar göze alınıp,Meclis'in konu mankeni partilerinin de desteği ile siyasi tutuklular salıverilirse;Erdoğan'a karşı dar ama çok etkin bir muhalefet hatta kara propoganda başlayacaktır.Bugün hükumete güvenip onu başarılı bulanları,o gün küfrederken bulabilirsiniz.Provokatörlerin görevi;topluluğun içgüdüsel bir sansüre tabi tutup bir anlamda kontrpiyede kaldığı bazı düşünce veya eylemleri,çığırtkanca yapıp-söyleyerek teşvik etmek;suça,linçe,ahlaksız ve onursuz işlere yol açmaktır.Toplum 'acaba' dedikçe provokatörlerin sesi artar.Erdoğan'ın bugün en güçlü olduğu kart elini bağlıyor,tabanına söz geçirebilme gücü önünü tıkıyor.Tabandan adalet temalı ciddi bir baskı gelse (ki bu enerji halk tabanında var) 'düşman ortaklarına' karşı eli güçlenecek.Ancak siyasi gücü,politika üretmesini engelliyor.

Çin’den yayılan virüs dünyayı meşgul ederken,sorunun kaynağı hakkında Trump'tan başka pek konuşan yok.Çin kendi siyasi,askeri ve dijital diktatöryasının verdiği güçle krizi fırsata çevirmekle meşgul.McKinsey’e göre üretim kapasitesini %90 oranda harekete geçirecek durumda.1.5 milyarın yaşadığı bir topluluğu uzun zamandır elindeki tüm imkanlarla yönetmek ve kontrol altında tutmak için Çin devleti gerekli altyapıyı kurmuştu zaten.Bu virüs kriziyle de,bu altyapısını hem test etti hem de hiçbir iç dış tepkiyle karşılaşmadan takviye edip güçlendirdi.Sağlık,güvenlik ve dijital diktatöryasına çok ciddi bir tatbikat alanı buldu ve projelerini başarıyla uyguluyor.Bu arada dünya Çin’in önemini gördü,içeride de hijyen ve beslenme sorunlarıyla ilgili kültürel bariyerleri aşmak için bu krizi gayet başarılı şekilde kullanıyor.Küresel krizden hangi ülke ne kadar etkilenir bunu zaman gösterecek ancak bu krize Çin hazırlıklıydı ve ‘öldürmeyen’ daha da güçlendirecek.İflasa giden ülke ve şirketler Çi

AKLIMDA DELİ SORULAR Doğru veya yanlış.. Düşünüyorum öyleyse varım.. SORU = [ Corona Virüsü ] ( covid - 19) yıllardır biliniyordu da neden aşısı yapılmamıştı ve bu koda yeni, küresel çapta kullanılabilir bir isim bulundu, neden ? CEVAP = Daha yakın zamanda, diğer solunum yolu rahatsızlıkları gibi aynı derecede ( grip, nezle vb. gibi ) değerlendiriliyordu. Fakat şimdi her hangi bir ilacı yok dendiğine göre muhtemelen ya virüsün bir şekilde laboratuvar ortamında ( bir çeşit deney) daha etkili olması şartları sağlandı ya da zaten dikkate alınmayan, önemsenmeyen bu virüsün yaşlı ve kronik rahatsızlığı bulunan hastalarda ( insanlarda) az da olsa ölüme yol açtığı fark edildikten sonra belki birileri tarafından deneysel algı operasyonu yapma fikri olarak da ortaya çıkmış olabilir. Buna benzer daha önceki yaşanmış balon pandemileri örneklemek gerekirse; kuş gribi, sar, domuz gribi.. nerdeler...yok mu oldular. Hepsinin aşısı yapılmadı mı ? Hesapta yapıldı. Veee bu aşılar satıldı ve bi

Hala açıklanamayan 3 gizemli olay Dünyada bazı yaşanmış olaylar var kimse tarafından nasıl ve neden gerçekleştiğinin bir cevabı bulunmuyor. Tarihin derinliklerinde bir sır olarak yaşamaya devam eden, bugün bile bir çok insanın hala cevabının peşinde koştuğu gizemli olaylara birlikte bakıp şaşıralım. Edgar Cayce’in uykuları Edgar Cayce dünyanın en ilginç yeteneklerinden birine sahip ve yaşadığı bu olaylar bugün bile bilimsel olarak açıklanamıyor. Kendisi hipnozla uyutulduğunda konuşmaya başlıyor ve insanların hastalıkları hakkında teşhisler koyup, ilaçların nasıl ve nerede bulunabilecğeini söylüyordu. Önceleri bu yeteneğine kendisi de inanmadı. Ancak bir defasında hipnoz esnasında 4 reçete yazdırdı ve bu reçetelerin kime ait olduğunu bile bilmiyordu. Sonrasında anlaşıldı ki daha kendisini görmeye gelmemiş 4 hastasının hastalıklarını önceden teşhis etmiş ve reçetelerini hazırlamıştı. Diğer bir hipnoz seansında ise bir ilaç firmasının daha satışa sunmadığı bir ilacı yazdırmış ve firma

Dünyanın en rahat ülkesi İngiltere’den bugün korona izlenimlerim: 1. Devlet aygıtı yok, herkes kendi halinde takılıyor 2. Sadece Asyalılar maske takıyor, çünkü ırkçı saldırıların hedefi oluyorlar 3. Publar, AVM’ler dolu 4. Okullar, kültürel aktiviteler tam gaz. 5. Arada bir eline dezenfektan sürenler var 6. Müzeler, toplu alanlar açık, hatırı sayılır ziyaretçi var 7. Bence özellikle publar korona yuvası, küçücük alanda onlarca kişi saatlerce oturuyor 8. Hasta olsanız arayabileceğiniz bir hat bile yok, herkes kaderine razı, takılıyor. İngiliz basını malum Johnson hükümetinin çok iyi bir bilim ekibi olduğunu, bilinçli bir strateji yürüttüğünü yazıyor. Malum ‘nüfusun %60’ı enfekte olursa bağışıklık kazanılır’ ve teorileri. İki hafta sonra ölü sayısı bir noktaya ulaştığında siyaset nasıl hesap verecek, göreceğiz. Ve bu bir küresel mücadele. Çoğu ülke peak noktasını görüp salgını kontrol altına aldığında, İngiltere çok geriden geliyor olacak. Tüm dünyanın burayı izoleye gitme riski var. Lon

ITALYAN BIR   DOKTOR ANLATIYOR.....😕 Büyuk bir trajedi yasaniyor ulkemizde..Yaşli hastalar ölmeden önce aglayarak bize yalvariyorlar.En yakinlari ile vedalaşmak istiyorlar..Tek başina ölmek istemiyorlar..yakinlari ile kamera araciliyla vedalaşiyorlar..Ölmeden önce bilinclerini kaybetmiyorlar..Komaya girmiyorlar..can cekisiyorlar..Boguluyorlar.. herseyin farkindalar.. Genelde kari koca ayni gün ölüyorlar..Cocuklari torunlari uzaktalar.. Bu hastalik gripten cok cok daha agir geciyor..Inanin cok cok daha farkli..Lütfen ona grip demeyin..Alakası yok..Hastalar en az 7 gün 10 gün evde kaliyor...Kimseye bulastirmak istemiyorlar.. Ateşleri çok yüksek...Agirlaşinca geliyorlar cünkü artik dayanamiyorlar bogulma hissene.. Nefes alamiyorlar..Oksijene ihtiyaclari var... Bu virus icin ilaclar cok az..Biz sadece yardim etmeye calisiyoruz..Ama hersey hastaya bagli.. Erken ya da gec hastaneye gelmeleri hic bir sey degistirmiyor..Son ayni son..Yaslilar dayanamiyor.. Hemsirelerin gözlerinden y

Türkiye'de aklı başında olanları da az ya da çok etkisine alan ciddi bir hipnoz yaşanıyor. Bu sadece korku iklimiyle açıklanamaz. Gerçeklerin üzeri defalarca örtüle örtüle, insanlar, apaçık bir gerçeğin aslında kendi gördüğü gibi olmadığına inanarak rahatlıyor. Bir tür çaresizlik. Bir ülkede söz konusu iktidarın bekası olduğunda ipe sapa gelmez envai tür uydurma tehdit senaryolarına inananlar ile halkın bekası için şüpheci ve sorgulayıcı olanlara "hadi canım komplo bunlar" diyenler aynı kesimdir. Bunlara benzeyenler de maalesef bu hipnozun içindedirler. 6-7 mil nüfusa sahip ülkelerde bile 1000'in üzerinde vaka var. Ülkeyi yönetenler ekonomik kırılganlığın farkında oldukları için riskli bir plana yatırım yaptılar. İşler çığrından çıkarsa, virüs değil ancak gerçekleri kamuoyundan saklama mevzusu AKP'yi hazan yemiş yaprağa çevirir. Rüşvetle iş gören, kendi adamını sistematik bir düzen içinde kayıran otoriter rejimler; kaza, doğal felaket vb olaylarda içgüdüsel bir su

Saldıray Paşa,Ergenekon operasyonlarının başladığı 2007 yılında Erzincan'daki üçüncü ordu komutanlığına atandı.Ermenistan ve Gürcistan sınır hattını kontrol eden ordunun başına geçmesinde daha önce Rusya'da görev yapması ve çok iyi Rusça bilmesi etkili olmuştur. Bir NATO ordusuna Amerika'dan izinsiz kimse operasyon yapamaz.Nitekim Ergenekon ve Balyoz operasyonları yasama ve yürütmenin saf kan Amerikancı olduğu dönemde başlaması tesadüf değildi. Başbakanlık Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı Abdullah Gül'ün, Emniyet de Pensilvanya'nın...Ergenekon ve Balyoz'da tam manasıyla ne oldu bilmiyoruz.Yasama ve yürütmenin emirlerini uygulayan Pensilvanya bunu bir izah etse de bilsek ama mümkünatı yok konuşmazlar.Belki Amerika'nın Erdoğan'la işi bittiğinde konuşurlar.Neyse konumuza geri dönelim.Ergenekon'da aynı 15 Temmuz sonrası gibi bir sürek avı yaşandı.Polis kapısını çaldığı bütün komutanları topladı, bir tanesi dışında. Dosyada 1 numara olarak adı geçen Saldı

Çin bilim akademisinin korona virüs raporu virüsün bulaşıcılığının bizlere anlatılandan çok daha kötü olduğunu ortaya koymuş.Virüs havada 4,5 mt. uzağa erişebiliyor ve başkasına bulaşabiliyor.Cam,kumaş,kağıt gibi yüzeylerde 2-3 gün canlı kalabiliyor;Çinli doktorlar bu çalışma için yaşanmış bir olayı incelemiş.Kırmızı ile gösterilen hasta otobüse binmiş.Sarı ile gösterilen 7 kişiye yolculuk esnasında virüs bulaştırmış.Pembe ile gösterilen kişi ilk virüslü kişi otobüsten indikten 30 dk. sonra binmiş ama ona da bulaşmış.Çin'deki otobüste korona virüs kapan 7 kişi de maske takmıyormuş.Maske takan diğer yolculara ise virüs bulaşmamış.Çinli doktorlar toplu taşıma araçlarında hasta olunmasa bile mutlaka maske takmayı öneriyor.Esasında diğer ülkelerde hastalığın yayılış hızına bakınca Çinli doktorların tespitlerinin doğruluğu anlaşılıyor çünkü bize söylenen "insanlardan 1 mt. uzakta durursanız bir şey olmaz.Hasta değilseniz maskeye gerek yok" doğru olsa İtalya,İran'da hasta

Ülkenin asıl sorunu yetişmiş insan eksikliği değil,bu insanların üretecek ve uygulayacak düzeyde örgütlü ve organize hareket edememesi.Bu zeminde,ortalamanın üstüne çıkan ister istemez toplumdan/sistemden ayrışıyor.Bunun sonucu da örgütlü cehalet tarafından yönetilmek oluyor.Organize oldukları için üretebilen ve ülke ortalamasının üzerine çıkan gruplar,zamanla bu güce,bilgi ve donanımı da ekleyebilirlerse gerçek anlamda başarı gelecektir.Organize hareketin harcı da; insanın doğanın hayvanların refah içinde yaşamasını temin etme arzusu olmalıdır.Örgütlü cehalet salgın hastalık gibidir.Hastanesi okul,aşısı eğitimdir.Toplumlar kararlılıkla ve sabırla bunu yapmazlarsa,doğal kanunlar bir noktadan sonra bu cehaleti,çevresindeki değerlerle birlikte itlaf eder.Cehaletin sistemi ele geçirmesi,bu itlafın habercisi olabilir.Örgütlü hareket kötülerin oyunuyla kriminalize edildi.Bireyselleşmek ne demek bunu bilmeyen veya ideolojik saplantılarla birçok okumuş insan bu tuzağa alet oldu.Oysa insanı dü

Rus devleti Türkiye'yi tahmin edilenden çok daha iyi tanıyor.Tarihten devraldığı miras,istihbarat gücü,savaş odaklı çalışılmış komşu ilişkileri ve senaryoları;Kürt,Ermeni,Gürcü,Yezidi ve Kafkas halkları ile olan güçlü bağlarını kriminal alanda kullanabilme becerisi üst düzeydir.Devlet destekli hackerlarıyla,Türkiye'yi özel üs olarak seçen Yandex vb şirketleriyle;elektronik posta,navigasyon her türlü istihbaratı kayıt altına alan,5 mil vatandaşının her yıl Türkiye'ye pasaportsuz giriş çıkış yaptığı bir ülke.KKTC'de bile mülk satın alan Rus vatandaşları az değil.Türkiye'nin Rusya karşısında en büyük kozu; Batı ile ilişkileri güçlü,demokratik bir hukuk devleti olmaktı.Bu ikisi olmadan Rusya'ya karşı,Rusya'nın istediği zeminde,mücadele etmek Türkiye için en tehlikeli senaryoydu ve şu an bu yaşanıyor.Bu durum maalesef burada kalmayacak.Bugünkü yorumların çoğu, arkasına küresel para babalarının gücünü almış bir liderin Rusya karşısında oynadığı tiyatroyu baz alara

TSK'da 10 binden fazla terörist olabileceğine inananıyorsun da; bugün Suriye savaşını desteklemeyen ve açıkça Rusya yandaşlığı yapan içerideki askeri ve siyasi unsurların, planlama ve koordinasyonda iktidarın emirlerini Rusya lehine sabote edebileceği neden garip geliyor? İhanetle eşdeğer sayıldığı için Türkiye İdlib'te yaşanan saldırıyı "orada ne işimiz var" söyleminden öteye tartışmadı."Siz meşgulsünüz diye biz geldik" deyip tam kadro sıraya dizilmekten anlaşılıyor ki asker bariz bir ihmal/ihanet sonucu vurulmuş ve Rusya sahadaki hatayı affetmiyor.2012'de Suriye bir jetimizi düşürdü.2 pilotun naaşı 15 gün sonra denizden çıkarıldı.El Arabiya o zaman gizli belgelerle; pilotların sağ ele geçirilip sorgulandığı ve Moskova'dan gelen emirle öldürülüp denizin dibine yerleştirildiğini haber yapmıştı.Suriye diye bağımsız bir devlet yok.Hele hele Suriye hava kuvvetleri diye bir birim uydurmak tam anlamıyla; Rusya Türkiye'yi vururken görmezden gelmekle eş

Rusya,son dönemlerde ülkenin değişik yerlerinde sayıları artan bu tarz isimsiz(numaralı) mezarları tartışıyor.Ukrayna ve Suriye savaşında hayatını kaybeden askerler(paralı askerler) olduğu sanılıyor.Hukukla arası bozuk olan ve denge denetim mekanizmaları işlemeyen devletlerin savaş kayıplarını gizlemesi yeni bir şey değil.Rusya da,cılız da olsa birkaç yıldır mühürlü tabutların gömüldüğü isimsiz mezarları tartışıyor.Paralı ordular,devletleri bu anlamda daha sorumsuz yaptı. Umut Bağdadioğlu <<5 Mart 2020>>

Düşünme eylemi, bir algının önünü arkasını,sebep sonuç ilişkisini bağlayarak fikir üretme çabasıdır.Zeka ve eğitim olmadan bu eyleme kalkışınca,çakmak taşı gibi yanıp söner ama tutuşturamazsın. Anlamlı gibi görünen zırvalıklar,yanıyor gibi duran ışıklar işte bu olgunun eseri.Düşünce üretemeyen insan aynı zamanda ahlaksız ise,slogan ve küfür kıvılcımları çıkarmaya başlar.Bu durum benzerleri bir yere toplar,ışık diye baktıkları kıvılcımlar zamanla gözleri kör eder.Artık bunların bir yalanın peşinden koyun gibi gitmesi için tek bir komut yeterlidir. Umut Bağdadioğlu <<4 Mart 2020>>

Bu dünya ekonomik düzeni bir avuç dev şirkete hizmet ederken işsizleri ve yoksulları çoğaltıyor.Nike,VW,Apple tüm dünyaya özgürlük ve mutluluk vaad ederken,insanlar bu vaade doğru koştuğunda vuruluyor,boğuluyor.Ülkeleri yoksullaştıran eşitsiz ticaret düzeni değişmelidir.Hollanda soğanı Afrika’da çiftçileri işsiz bıraktı.Dev İspanyol balıkçı gemileri denizi boşaltarak,kuşaklar boyunca yaşayıp giden Afrikalı balıkçıları yoksullaştırdı.AB ise müstehcen bir bolluk içinde.Bu ailelerin çocukları şimdi AB kapısından geri püskürtülüyor.Dünya ekonomik düzeni değişsin demek mi daha “radikal”,yoksa sabah kahvesini içerken çocukların, gençlerin sınırlarda boğulmasını,ölmesini seyretmek mi? Özgürlük,Kardeşlik ve Eşitlik’e inanıyoruz.Bu düzen değişmeli,diyoruz! Umut Bağdadioğlu <<3 Mart 2020>>

Rusya,bilhassa sosyal medyada devlet destekli trolleri aktif hale getirmediğinde,propoganda savaşında sönük kalıyor.Putin RTE gerginliğinde Rusların refleksleri laçkalaştı.Siyasi zemini olmasa da Putin'in bu mevzuda reytingi çok düşük.Ukrayna'nın Türkiye'ye desteği de önemli.Putin'in devlet ve siyaset mekanizmasında Erdoğan'ın Türkiye'deki konumuna göre avantajları olsa da,Suriye,Putin'in siyasi geleceği açısından oldukça önemli.Dizlerinin üstüne çökmüş bir Rusya'yı ayağa kaldıran adam imajı, yerini Suriye bataklığından çıkamayan adama dönüşebilir. Umut Bağdadioğlu <<2 Mart 2020>>

AKP ile mücadeleyi,Atatürk dahil başka herhangi politik bir değer veya dini/ideolojik söylem üzerine inşa ettiğiniz sürece sonuç alamayacaksınız.Muhaliflerin öncelik sırasında ideoloji başta olduğu için AKP hala ayakta.Ortak payda evrensel hukuk olana kadar da huzur gelmeyecek.Bugün hala eylem ve söylem bazında 3 yıl önce durduğu yerde duran bir muhalefet var.Aynı şeyi yaparak farklı sonucu zamanınız tükendiğinde alırsınız.Bu sonuç yıkımdır.Hoyratlığa,satılmışlığa karşı bir araya gelemeyen gruplar,enkazın altında bir araya gelmek zorunda kalırlar.Savaş,halk için felakettir ancak otoritesi belli bir güce ulaşmış rejimler,savaştan güçlenerek de çıkabilirler.Dönem ve dengeler farklı olsa da;lran,devrimden hemen sonra 8 yıl savaştı.Ülke yıkıldıkça rejim güçlendi.Yani felaketler bu tip rejimleri bilakis besleyebiliyor. Umut Bağdadioğlu <<1 Mart 2020>>

Şu an başka bir potansiyeli olan Cumhurbaşkanı adayı yok.Erdoğan ve Bahçeli dönemi artık bitti.Bir defa ikisinin de büyük sağlık sorunları var,ayakta duramıyorlar.Bu iki ihtiyarın Ali Babacan karşısında direnç göstermesi mümkün değil.En son Babacan benzeri biriyle karşılaştıklarında nasıl duman olduklarını gördük.Türkiye'de kimin Cumhurbaşkanı olacağına Amerika ve İngiltere karar verecek.Big Boss Abdullah Gül sahaya inmişken Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olması söz konusu bile değil.Londra'da İmamoğlu'na sıranı bekleyeceksin mesajı verildi zaten. Umut Bağdadioğlu <<29 Şubat 2020>>