Kayıtlar

Ekim, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

29 Ekim 2020 Yazısı

Son dönemlerde sürekli olarak tartışmalara konu olan uluslararası organizasyon olan NATO'ya üye olmanın Türkiye için avantajları ve dezavantajları incelendiğinde elimizde neler var bir bakalım; Öncelikle üye olduğumuz dönemde Türk ordusu henüz modern bir ordu kabiliyetlerine tam olarak ulaşamamıştı.O nedenle 2 kutuplu sistemde Sovyet uydusu olma ihtimali yüksekti.Çünkü türk dış politikasının hiç bitmeyen sorunları Yunanistan ile deniz sınırları konusu ve kıbrıs meselesi 1950'lerin sonu ve 1960'ların başında giderek karmaşık bir hal almaya başlamıştı.Sovyetler ile yakınlaştığımız durumda soğuk savaşın ortasında,vesayet savaşlarının yaşandığı ülkelerinden biri olmamız bu dönemde olasıydı.NATO'ya giriş ile birlikte bedeller ödememize rağmen sovyetlere karşı bir korunma kazanmak için hamle yapmış ve askeri kabiliyetlerimizi geliştirmek için bir şans elde etmiş olduk.En basitinden şöyle anlatayım.1963'te kanlı noelden sonra Kıbrıs'a müdahale edememe seb

25 Ekim 2020 Yazısı

'' Senelerce "kadından lider - yönetici olmaz" diyenler son 10 sene içinde Merkel'in "Wir schaffen das" sloganı ile bayraktarlaştırdığı, merhametli ve toleranslı sığınmacı politikasına yani Merkel Almanyasında sığındı. Peki aydınlandılar mı? Çok azı! '' Kadına yönelik bu durumu belirli bir zümreye indirgemek, gerçeği işine geldiği şekliyle kullanmaktır. Dünyada bu sorun hala hemen her ülkede birçok inancın uygulamasında mevcut. Almanya bile AB içinde kadının erkeğe oranla az kazandığı (%21 daha az) ülkeler listesinde ilk sırada. Kadının toplumdaki rolüne ve kadın erkek ilişkilerine dair, din ve kültür başlığı altında tartışılacak birçok konu var elbette ancak aydın insan bu gibi konuları sürekli bu açıdan ele alırsa, eleştirdiği bağnazlığa kendisi düşer ve o da ideolojik çerçeveye hapsolur. Kadının toplumdaki rolüne ve kadın erkek ilişkilerine dair, din ve kültür başlığı altında tartışılacak birçok konu var elbette ancak aydın insan bu gibi konul

19 Ekim 2020 Yazısı

Resim
Sevsen de öldürüyorlar sevmesen de.Kararlara saygı duymayı öğrenin artık,19 yaşında hayatının baharında açan bir çiçek daha soldu...  Her gün bir kadın cinayeti haberi geliyor ve bu dayanılamayacak noktada artık,sosyolojik olarak çökmüş bir toplumun içindeyiz,ailelerin, erkek evlatlarına reddedilmenin kötü bir şey olmadığını,bunun gayet normal ve hayatın her yerinde karşılarına çıkabileceğini öğretmeleri gerekiyor,öyle çocuklar yetiştiriyorsunuz ki reddedilince iğrenç insanlara dönüşüyorlar,her şeyi yapma hakkını buluyorlar kendilerinde.Burası muz cumhuriyeti olduğundan da başlarına bir şey gelmeyeceğinin farkındalar.Elini kolunu sallaya sallaya insan öldürüyorlar.Şimdi başlar “siz de doğru erkek seçseydiniz” diyen aptallar,bakın kadın reddettiği için öldürülmüş bu sefer? Cinayetin temelinin seçim değil zihniyet olduğunu anlarsınız umarım.Eşitliğe alışmak zorundasınız,kadınların kararına saygı duymak zorundasınız.Her şey sizin istediğiniz gibi olmayabilir,olmayacak da.Emin

16 Ekim 2020 Yazısı

Kasten cinayetten hüküm giyen Kadir Şeker,cinayeti 'kasten' işlediğinin delili nedir? Özel bi eğitiminiz yoksa,boğuşma sırasında bazılarının iddia ettiği gibi bacağına saplayım ölmesin diye düşünüp hesap yapıp uygulama imkanınız yoktur.Hareketler çok hızlı gelişir ve bacağına diye savurduğunuz bıçak kişinin kalbine gelebilir.Benim merak ettiğim nokta tecavüze uğrayan 10 yaşında çocukta bile 'rıza' arayan adalet bu çocuğu neden sanki evden bu kimi öldürsem diye düşünerek çıkmış gibi muamele ederek yargılamıştır? Merak ediyorum.. Kadir Şeker oradan tesadüfen geçiyor olmasaydı,kocası da başladığı işi bitirip kadını öldürseydi,acaba katil koca,Kadir Şeker gibi cinayetten 12 yıl 6 ay ceza alır mıydı? Kadına şiddet konusunda 100 yıl geriye gittiğimiz bu dönemde ne yazık ki vatandaşa da kötü örnek olan bir karar alınmıştır.Kadir'in aldığı cezayı görünce sokak ortasında dövülen kadınlarımızı kurtarmak için kimsenin kılı kıpırdamayacaktır.Bu karar sadece mahkeme kararı değil

11 Ekim 2020 Yazısı

Resim
Aşırı sıcak havalar yüzünden kendiliğinden de oluşabildiği gibi, çoğunlukla dikkatsiz piknikçilerin,rantiyeci zihniyetin ve hasta ruhlu kimi serserilerin neden olduğudur orman yangınları.Hektarlarca cennet mekanı birkaç saatte cehenneme çeviren; otuyla, ağacıyla, ceylanı, kirpisi, sincabıyla bir dünya dolusu varlığı yokeden,durdurulması çok güç bir katliam.Hatay'da bir yangın değil 8 farklı yerde 8 ayrı yangın çıktı.Hatay yanıyor değil Hatay'ı yakıyorlar.Olay sadece trafo patladı yangın çıktı değil aynı anda bir çok yerde yangın çıktı.Kundaklamalar var ve kimse bunlardan söz etmiyor.Arsuz gözculer ayrı yanıyor hacıahmetli ayrı yanıyor samandağ ayrı yanıyor sarıseki ayrı yanıyor Bu günlerde ne var niye yakıyorlar? Dünden beri şehrin farklı noktalarından “çıkarılan” yangın merkeze kadar ilerlemiş ve bir yetkili çıkıp da bir açıklama yapmıyor,ülke seferber olmuyor.Hatay valiliği trafo patlaması diye açıklama yapmış.Nasıl bi trafoysa birçok farklı yerde yangın çıkmasına

6 Ekim 2020 Yazısı

Sürü Psikolojisi terim ilk olarak 1848'de Amerika’da kullanılmıştır.Dan Rice adında bir palyaço yerel bir seçimde bindiği bando arabasında (bandwagon) çıkardığı gürültüyle çevresinde topladığı insanları, eğlenceli müziğe katılmaya ve desteklediği siyasetçiye oy vermeye davet etmiştir.Elde ettiği başarı daha sonra ingilizceye bandwagon effect (bando arabası etkisi) kavramı olarak girmiş ve sürü psikolojisi anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Bildiğimiz kadarıyla, ilk deneysel çalışmayı polonya'da bir yahudi kasabasında doğan(1907) ve 13 yaşında ABD'ye göç eden Solomon Ash yapmıştı.Ash, 1940'lı yıllarda Brooklyn Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olmuştu.Kendi çocukluğundan hareketle,yeni bir ülkeye uyum sağlamaya çalışmaktan kaynaklı olabilir mi bilmiyorum,toplumsal baskıyla ilgileniyor,toplumsal baskı kişinin ne gördüğünü değiştirebilir mi? sorusunu soruyordu. Onun ünlü bir çizgi deneyi var.Bu deneyde, deneklere iki tane kâğıt gösteriliyor. 1.kâğıdın üze

30 Eylül 2020 Yazısı

"Bir yol secmekte ozgursun ama sonucuna katlanma konusunda ozgur degilsin" "Hitler'e bagli olmayi" hayatlarinin merkezine yerlestiren ve karsilik olarak da Hitler'in yolun sonuna kadar birlikte yurudugu seytani karakterlerin final sahneleri; -Rudolf Hess Hitler'in siyasi kariyerindeki tartismasiz en onemli kisi. Basarisiz darbe girisimi sonrasi hapishane arkadasi, Kavgam kitabini kaleme alan ve aslinda fikirlerin de ortak sahibi. Hitler'i umutsuzluktan kurtulup yeniden mucadeleye girismesi icin motive eden sahis.Hess Fuhrer yardimcisi olarak Nazi partisinin tartismasiz 2 nimarasi idi. Hitler'in etrafindaki yirticilar ile mucadele edebilecek karakterde degildi.Hitler'e sorgusuz bagliligi da kendisini bir noktaya kadar tasiyabildi. Giderek geri plana itildi ve geri plana itildikce ulkenin ucuruma dogru suruklendigini gormeye basladi.1941 yilina gelindiginde Ingiltere'nin Almanya ile barisabilecegine dair bir fikre kapildi.Bir gece tek basin