6 Ekim 2020 Yazısı
Sürü Psikolojisi terim ilk olarak 1848'de Amerika’da kullanılmıştır.Dan Rice adında bir palyaço yerel bir seçimde bindiği bando arabasında (bandwagon) çıkardığı gürültüyle çevresinde topladığı insanları, eğlenceli müziğe katılmaya ve desteklediği siyasetçiye oy vermeye davet etmiştir.Elde ettiği başarı daha sonra ingilizceye bandwagon effect (bando arabası etkisi) kavramı olarak girmiş ve sürü psikolojisi anlamında kullanılmaya başlanmıştır.
Bildiğimiz kadarıyla, ilk deneysel çalışmayı polonya'da bir yahudi kasabasında doğan(1907) ve 13 yaşında ABD'ye göç eden Solomon Ash yapmıştı.Ash, 1940'lı yıllarda Brooklyn Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olmuştu.Kendi çocukluğundan hareketle,yeni bir ülkeye uyum sağlamaya çalışmaktan kaynaklı olabilir mi bilmiyorum,toplumsal baskıyla ilgileniyor,toplumsal baskı kişinin ne gördüğünü değiştirebilir mi? sorusunu soruyordu.
Onun ünlü bir çizgi deneyi var.Bu deneyde, deneklere iki tane kâğıt gösteriliyor. 1.kâğıdın üzerinde, tek bir çizgi diğer kâğıdın üzerinde ise üç çizgi bulunmakta.Deneklerden beklenen ise, 1. kâğıttaki çizgiye en yakın uzunlukta olan çizgiyi 2. kâğıttan bulmaktı.Deney bu kadar kolay: sadece aynı uzunlukta olan iki çizgiyi bulmak. deney iki farklı ortamda yapılmıştı. 1.ortamdaki deneklerden yalnız başlarına, 2. ortamdaki deneklerden ise bir grup insanın yanında karar vermeleri istendi.İkinci ortamda, gerçek deneğin yanına 6 tane işbirlikçi denek alındı.İşbirlikçi denekler deneyi yapan kişiye yardımcı olmak için oradaydılar ve deneyi düzenleyen kişinin daha önceden kendilerine verdiği talimata göre yanlış cevabı vereceklerdi.Deneklerden cevaplarını sesli bir şekilde söylemeleri istendi.Yani herkes kendinden önceki kişinin cevabını duyuyordu.
Denekler, grup baskısının olmadığı durumlarda %99 oranında doğru cevap verdiler.Fakat deneklerin yanına işbirlikçi denekler geldiğinde bu rakam çok düşüyordu.Defalarca tekrar edilen bu deneyde, deneklerin %75’i toplumla uyumlu olma baskısına en az bir kez boyun eğmişti.
Beni daha çok etkileyen Columbia Üniversitesi'nden John Darley ve Bibb Latane'nin araştırma konusuydu.Darley ve Latane şunu merak etmişlerdi; insanlar kendilerini tehlike altında hissettiklerinde de sürüye uyacaklar mıydı?
Şehir hayatının problemleriyle ilgili bir tartışma programına katıldıklarını sanan Darley ve Latane’nin gönüllüleri, görevlilerin gönülü gibi davrandığı bir odaya yönlendiriliyor ve form doldurmaları isteniyordu.O sırada duvardaki bir panelden odaya duman girmeye başlıyor,4 dakika sonra göz gözü görmüyordu.Denekler, bunun yangın olduğunu düşünseler de,gayet sakince form dolduruyormuş gibi yapan görevlilere yani işbirlikçilere ne olduğunu soruyor; "hiiç, ne bileyim " türü bir cevap alınca, formu doldurmaya devam ediyorlardı.
Darley ve Latane bundan sonra olanları şöyle anlatıyor:
"on
denekten yalnızca biri. .. dumanı bildirdi.Geri kalan 9 denek,
altı dakikanın tamamında içeriyi duman kaplarken bekleme odasında
bekleyip,gayretle önlerindeki formu doldurmayı sürdürdüler ve elleriyle
dumanı yüzlerinden uzaklaştırmakla yetindiler.Öksürdüler,gözlerini
ovuşturdular,camı açtılar ama yangını haber vermediler."
1950'lerden itibaren bu deneylerin farklı versiyonları yüzlerce kez tekrar edildi ve tüm toplumlarda olduğu ortaya çıktı.Ash, insanın içinde buna karşı koyacak bir güç vardır derken maalesef yanılmıştı.
kaynak: https://www.matematiksel.org/solomon-asch-ve-konformizm-deneyi/
Ash'den
önce 1841’de basılan Extraordinary Popular Delusions and Madness Of Crowds (olağanüstü kitlesel yanılgılar ve kalabalıkların çılgınlığı)
kitabının yazarı iskoç şair, yazar Charles Mackay
şöyle demiş; "insanlar hep söylenildiği gibi sürü halinde düşünür, sürü
halinde çıldırırlar, ancak akıllanmaları tek tek ve yavaş yavaş olur!”
Araştırırken,daha önce hiç tanımadığım Uğur Batı'nın bir makalesine rastladım. Ona göre; beyin bilinçli kararlar verirken,beynin prefrontal korteks bölgesi bu işle ilgileniyormuş.Ancak bazı araştırmacıların (berns ve arkadaşları) bulgularına bakılırsa,insanlar sürüyle beraber karar verdiklerinde,çoğunlukla düşünmeden karar verdikleri için beynin prefrontal korteksi değil, oksipital ve paryetal bölgeleri daha çok çalışıyor.Bu bölgeler ise beynin daha çok görsel duyusal işleriyle uğraşan bölgeleriymiş.Yani sürü psikolojisiyle verilen kararlarla, beynimizin düşünsel bölgesi ilgilenmiyor.
Sürü psikolojisi toplumların bir tür kanseri.Linç kültürü,töreler,like'lama hastalığı,sosyal medya bağımlılığı..
Hep başkasına göre yaşamak,sonuç; çoğunluk despotizmi halbuki demokrasi, azınlığın haklarının da çoğunluk kadar güvence altına alındığı ya da alınma becerisinin gösterildiği yönetim biçimine denir.
Yorumlar
Yorum Gönder