Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

31 Aralık 2020 Yazısı

Jeopolitik Zorunluluk  Dünya 2021’e hazırlanırken kötü geçen, hatta felaketlerle yüklü diyebileceğimiz bir 2020’in ardından oluşan “yeni normaller” içinde kendine şans yaratmakla ilgili inisiyatiflerle boğuşacak gibi gözüküyor. 2021’de bizi neler bekliyor, jeopolitik zorunluluklar neler?Coğrafyaları etkileyen türden ve temel politikalarda güçlü değişim süreçleri içinde ne kadar çok risk, o kadar büyük değişim, diye bir ilkeden bahsetmemiz mümkündür. Ayak sürüyen sistemlerin ve sektörlerin, statükonun keyfini çıkarmaya çalışan erklerin, buna dayalı kurgulanmış ve kanıksanmış sosyo-ekonomik ve politik dengelerin olduğu bir noktadan, hızla büyük bir değişime geçilecek türden, yeni normalleşme dönemlerinde dünya daha büyük bir risk mi alıyor, diye sormadan geçemiyoruz. Olağanüstü karışıklıklar ve belirsizlikler var! Günümüz koşullarının tam tarifinde seçtiğimiz konu başlıkları; küreselleşme, dijital devrim ve jeopolitik rekabet. Küreselleşme konusu için gelişme göstermesi gereken mali ve f

30 Aralık 2020 Yazısı

Öğretim görevlisi olmasından bağımsız olarak bir vahşettir yakarak öldürme güdüsü..Hiçbir açıklaması olamaz.Bu canavarları biz yaratıyoruz.Doğar doğmaz onları erkeğin kadına üstün olduğu,gerekirse onu dövebileceği,ona zorbalık kurabileceği bir cinsiyetçi anlayışı aşılıyoruz. Kızını dövmeyen dizini döver.. Göz kulak olmazsan ya davulcuya ya.. zurnacıya kaçar.. Erkek değil mi elinin kiri.. Sırtın sopayı, karnından sıpayı eksik etme.. Ya benimsin ya kara toprağın.. İnsanlar kadını dövmeyi, vurmayı ve aldatmayı meşrulaştıran bu sözlerle büyüyor.Biz bu "erkek değil mi,sever de döver de" kabullenilmişliğini yok etmeden,doğan erkek çocuklarını bu kafada yetiştirmeyi terk etmeden bu katliamların bitmesini bekleyemeyiz.Hala bu tür vahşetlerin ağır cezalarla,idamla falan son bulacağını zannedenler var.Oysa herşeyin asıl nedeni eğitimsiz olmamız.Birbirimizin hakkını, hukukunu hiçe sayan kendisine ve birbirine saygı duymayan, eğitimsiz, ahlaksız bir topluluk olup çıkmak bütün sorun.Bu ki

26 Aralık 2020 Yazısı

Fransanın neler yaptığını bir göz gezdirelim.Özelliklede Afrikadaki faaliyetlerine; Fransa Afrika'da neredeyse 20 ülkeye hâkimdir.Diyeceksiniz ki "Ama bu ülkeler bağımsız,kendi bayrağı,marşı ve resmi sınırları var."Fransa tümüne "şartlı bağımsızlık" vererek çekilmemiş,sadece sömürge yöntemini değiştirmişti. İşte bütün mesele burada.Şartlı bağımsızlık bilinmeden son yüz yıl anlaşılamaz.Fransa Cezayir'den çekilirken Cumhurbaşkanı De Gaulle; Biz Cezayir'den çekileceğiz ama yerimize bıraktığımız yönetici elit, bizim çıkarlarımızı bizden daha iyi koruyacak demişti.İşte tüm sır burada gizliydi.Çekildiler,kalmaya da hep devam ettiler.Bunu ustaca yaptılar ki anlaşılmadı.Kendi halkları bile tam bilmiyor.Anlatalım;  Fransa yıllar boyu 20'ye yakın bu Afrika ülkesini sömürüp refah içinde yaşadı.II.Dünya Savaşı'ndan sonra artık bu sömürgelerini elinde tutamayacağını anladı.Yeni sömürge metoduna geçmeye karar verdi.Bu metodunu adı:ŞARTLI BAĞIMSIZLIK. İşte bu t

24 Aralık 2020 Yazısı

Çocuk İstismarı TDK istismar kelimesini şöyle anlatıyor: 1.Birinin iyi niyetini kötüye kullanma 2.Sömürme Biz çocuk istismarı deyince yaygın olarak cinsel istismarı kullanıyoruz fakat istismar yalnızca taciz, tecavüz vakalarını kapsamıyor.Çok daha kapsamlı. Duygusal İstismar Çocuğa psikolojik yollarla zarar vermek. Azarlama, alay etme, küçümseme, yok sayma, tehdit etme, hakaret etme gibi davranışları kapsıyor. "Bunu yapmayı kes artık! Artık senin annen/baban olmayacağım!" demek duygusal istismara örnek verilebilir. Fiziksel İstismar Çocuğun fiziksel olarak zarar görmesi veya çocuğun fiziksel gücünden yararlanılması. Genel olarak şiddet bu kapsamdadır. Zorla çalıştırılan çocuklar da buna örnektir. Cinsel İstismar En çok bilinen istismar türüdür. Çocuktan cinsel amaçlarla yararlanmayı ve yararlanılmasını sağlamayı kapsar. Okuldan kaçma, anti-sosyal davranış bozuklukları, intihar meyli, içe kapanıklık gibi belirtileri olabilir. İhmal Aslına bakarsanız bunun birçok eb

20 Aralık 2020 Yazısı

Dünya tarihinde görülmüş en büyük patlamanın kaynağı olan bombadır.Öyle ki bu patlama sırasında ortaya çıkan ve sadece 39 nanosaniye süren enerji salınımının gücü,Güneşinkinin %2 sidir. bombayı patlattıktan sonra Ruslar,tanrım biz ne yaptık moduna girmiş ve hidrojen bombası ya da füzyon bombası araştırmalarına son vermişlerdir.Böyle bir bombadan bir kaç tanesi ile dünyayı yok etmek mümkündür. Üç kademeli bir termonükleer bomba olan çar bombası tahrip gücü en yüksek olan bombadır.30 ekim 1961'de; novaya zemlya'da, mitoçkin boğazı'nın kuzeyindeki mityushikha körfezine, olenya üssünden kalkmış olan, bomba için özel olarak modifiye edilmiş tu-95 tarafından atılmıştır.Bhangmeter verilerine göre sebep olduğu patlamanın 58 megaton olduğu hesaplamış,ancak daha sonra yapılan daha isabetli araştırmalarda 50 megaton olduğuna kanaat getirilmiştir. yani 50,000,000 ton tnt. bomba 27 ton ağırlığındaydı.Amerikalılar;daha az ağırlığa sahip 50-100 megatonluk bombalar imal etmek için birkaç p

17 Aralık 2020 Yazısı

Kuşaklar (Nesiller) Anlam olarak; aynı çağda olup aynı yaşta olan yaklaşık olarak 25–30 yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler grubu yada kümesidir. Sessiz Kuşak 1927-1945 yılları arasında doğan kuşaktır. toplumun temel değerleri otoriteye saygı, sadakat, çok çalışma ve toplumsal değerlere adanmışlıktır.Savaş Kuşağı yani nesli de denmektedir.Savaş kuşağı denmesinin sebebi ise genelde ebeveynlerinin 1. Dünya Savaşı ile 2. Dünya Savaşına katılmalarıdır.Katılanların da savaş hikayelerini dinleyerek büyümüşlerdir.İdeolojilerin yükselmesine-düşmesine yada atom bombası gibi kitle imha silahlarının gücüne şahit oldular.Savaş sonrası da ciddi ekonomik sorunlar yaşanmıştır.Bu tip durumlardan dolayı bu nesildeki bireylerde azim,başarı ve güç hırsı vardır.Diğer nesillerden daha ciddidir.Yaşam felsefeleri yaşamak için çalışmaktır. Bebek Patlaması 2. Dünya Savaşının sona ermesinin ardından doğum oranlarında görülen hızlı artıştan dolayı bu isim verilmiştir.1946-1964 yılları arası doğanların

15 Aralık 2020 Yazısı

CAATSA YASASI NEDİR? Trump'ın, Kongre'nin baskısıyla 2017'de imzaladığı yasa, esas olarak Rusya'nın ABD seçimlerine müdahale girişimi, Kırım'ı ilhak etmesi ve Ukrayna'nın doğusundaki ayrılıkçıları desteklemesine karşı Obama döneminde getirilen yaptırımların güvence altına alınması amacını taşıyor. 2 Ağustos 2017'de resmen yürürlüğe giren CAATSA yasası, ABD'nin ulusal güvenliğine "tehdit" olarak değerlendirdiği İran, Rusya ve Kuzey Kore'ye karşı yaptırımların alınmasını öngörüyor. Yasanın 231'inci maddesine göre Rusya ile savunma ve istihbarat alanlarında çalışan kişilere karşı da yaptırım getirilebiliyor. Bu yaptırımlar, Rusya Federasyonu için veya onun adına çalışan kişilerle bilerek '"önemli işlem" yapan gerçek ve tüzel kişiler için de geçerli olabiliyor. Bu kapsamda Türkiye'nin Rusya'dan S-400 sistemlerini alması, "önemli işlem" kategorisinde değerlendiriliyor ve yaptırım öngörülüyor. -İran’ın ist

7 Aralık 2020 Yazısı

Üniversite mezunlarının işsiz kalmalarının en önemli nedenleri arasında üniversiteyi bitirince kendi bölümlerinde yeteri kadar iş fırsatının olmayışı ve başka bölümlere transfer olabilmeye yeteri kadar hazırlıklı olamamalarıdır.Mesela makine mühendisliğini bitiren bir kişinin büyük bir fabrikada mühendis olarak iş bulamaması ama işçi olarak buraya girmek istememesi ileriki zamanlarda mühendis kadrosuna girebilme ihtimalini göz ardı etmesi vs. torpil adam kayırmanın had safhada olması referansların olmaması yada yeterli düzeyde olmaması iş fırsatlarının kısıtlı olması gençlerin üniversite okurken belirsizlik içinde yaşaması ve kendilerini yeteri kadar geliştirememesi yanlış ve eksik eğitim ve sınav sistemi işsizliği körüklemektedir. Dünyada büyük bir sorundur.Akademi ve endüstri arasında uçurum var.Üniversiteler ögrencileri iş yaşamına hazırlamıyorlar.Aslında üniversitenin böyle bir misyonu da yok.Üniversite demek araştırma demek.Kimi zaman yillarca zaman alan ve bir şey kazandirmayan a

22 Kasım 2020 Yazısı

Şu sıralar halk tarafından medyanın insanları etkilediği gerçeği umursanmıyor.  İçki, eşcinsellik, din, cinayet, ... herkes kendi savunduğu düşünce üzerinden tepki veriyor.Hepimiz kişinin hayatını yönlendirecek kararları kendisinin almasını bekleriz fakat kişisel kararlar almakta zayıf ve yönlendirilmelerden etkilenen kesimin,toplumun çoğunluğunu oluşturduğunu hepimiz biliyoruz. Bugün psikologlar, sosyal medyanın kişilerin hayatları üzerinde olumsuz etkileri olduğunu tartışırken dizi, film ve basın tarafından gelen olumsuz mesajların eğitimli halk tarafından eleştirilmesi ve yönlendirilmesi gerekiyor. Unutmayalım ki bu büyük çoğunluk bugün devlet yönetimini dahi değiştirebilir çoğunlukta.Burada bir doğal seçilim bekler gibi umursamaz ve herkes kendi ateşinde yansın diye bekleyen kesim zaten bunun ateşinde yanıyor. Görmek istemiyorsan izleme, karakterine sahip çıkamıyor musun? vs. söylemlerin kimseye bir hayrı yok.

14 Kasım 2020 Yazısı

Toplumsal alana sirayet etmiş bulaşıcı bir hastalık halidir bilgi kirliliği.Ortaya çıkışı toplumun o anki hassasiyetlerini kaşıyacak,duygularını tetikleyecek ve yönlendirecek,kendi içinde birbirini destekleyen ve aynı zamanda yeri geldiğinde çürütebilecek dinamikleri barındıran,çoğunlukla bilgiyi/algıyı yayan bireyin niyetinden bağımsız kontrolsüz şekilde büyüyen,insanların büyük ümitler beslediği ve dolayısıyla çürütülmesiyle üzüntülerin su boğulmuş olduğu bilgiler çöplüğü. İnsanlar arasında doğal yolla kurulan iletişimin zayıflaması ve aynı zamanda teknolojik iletişim seçeneklerinin artması bilgi kirliliğini de şaşırtıcı şekilde zirve yaptırmıştır.Tezatın kendi içinde birbirini beslemesine daha güzel bir örnek olamaz sanırım.Doğru kaynaktan çıkan bir bilgi el değiştirdikçe,değiştirilen el sayısı kadar eklemelerle yoğruluyor.İnsanların hassasiyetleri,öncelikleri arı bilginin kenarlarını olabildiğince yontuyor,kendi düşüncesini ve elde etmeyi umduğu çıkarını destekleyecek şekilde yönle

12 Kasım 2020 Yazısı

SOSYAL MEDYA YENILIR MI, ICILIR MI?  Sosyal medyanin bir arac olarak dogru kullanimi,fonksiyon-belenti uyumu,sosyal medya ile yapilabilecekler ve yapilamayacaklara dair kisa bir değerlendirme.Sosyal medya kendisinden onceki iletisim araclarindan farkli yetenekleri icinde barindirarak iletisimde cigir acan ve "bilgiyi itme" mantigiyla isleyen ama ayni zamanda iki yonlu etkilesime de kitlesen boyutta imkan saglayan gunuzumun kitle iletisim aracidir.Iletisimde temel olarak iki yontem vardir; itme ve cekme yontemi.Iletisim kanali kullanma yani bilgiyi paylasma inisiyatifi itme yonteminde bilgiye sahip olanda,cekme yonteminde ise talep edendedir.Kutuphaneler cekme yontemine ornektir mesela.Sosyal medya itme yontemini cok daha yaygin hale getirip yayginlastirdigi gibi kaynak aliciyi da birey veya grup olmaktan cikarip paylasimi global seviyede alicilar ile muhatap etmistir.Esinizin paylasimi ile Cin'den birisinin paylasimi size ayni kolaylikla ulasir yani.Sosyal medya,kitap,tel

10 Kasım 2020 Yazısı

Joe Biden,ABD'nin en genç senatörlerinden birisiydi.1973 tarihinde sadece 30 yaşındayken senatörlüğe seçiliyor.36 sene senatörlük görevi yapıyor.ABD'nin en genç başkanı olacağım diye yola çıkarak 1988'de ilk kez demokrat partiden başkanlık yarışına giriyor ve kaybediyor.2008 tarihinde yeniden girdiğinde karşısında Hillary Clinton ve Barack Obama gibi adaylar olduğu için kaybediyor. Barack Obama ona güvenerek adaylığını kazandıktan sonra yanına başkan yardımcısı olarak alıyor. Hillary Clinton'ın eşi 1992-2000 yılları arasında başkanlık yaptı,Hillary Clinton ise 2000 yılında New York senatörlüğünü kazandı.2008 yılında eşi Bill'den sonra gelen başkan George W. Bush'un 2 dönemlik görevi süresi sonrasında başkanlığa aday oldu ama o sene Barack Obama'ya kaybetti.Obama onu da unutmadı,Joe Biden gibi Hillary Clinton'ı da yanına aldı ve Hillary 2009-2013 yıllarında dışişleri bakanı oldu. 2016 seçimlerine geldiğimizde 2 dönemi doldurmuş ve bir daha yasal olarak

3 Kasım 2020 Yazısı

Ülkemizde ve dünyada büyük olaylar yaşandığında buraya bir şey yazasım gelmiyor.Çünkü söylenecekler söylenmiş,denilecekler denmiş oluyor hep.Burada vb. mecralarda yazılanlar nispeten doğrulara işaret etse de,bir şeyleri değiştirme gücü olanlar ne burada ne başka yerdekileri okuyup çözüm üretmiyor.Bu da her yeni olayın,yaşanan bir önceki kötü olayı başa sarmasıyla sonuçlanıyor.İki olay arasında arpa yolu yol alamayan,ders çıkaramayan,aynı parametreleri tekrar tekrar okuyamayan bir ülke... Ege Denizi Depreminde de benzer şeyler yaşandı.Hiçbir şeyin değişmediği yine ortaya çıktı.Depreme dair teknik analiz kasmaya gerek yok.O benim işim değil.Uzmanların işi.Ne de olsa uzmanlar,her deprem sonrası ekranlara çıkıp kendilerini parçalayarak her şeyi yeniden anlatıyorlar. "elbette bunlar yaşanacaktı.Her şey bilgimiz dahilindeydi.Fakat sorun; kimsenin bir şey yapmaması,önlem almamasıydı.Zaten deprem öldürmez bina öldürür" diyorlar.Uzmanların konuşmalarını izleyen herkesin aklında bu gib

29 Ekim 2020 Yazısı

Son dönemlerde sürekli olarak tartışmalara konu olan uluslararası organizasyon olan NATO'ya üye olmanın Türkiye için avantajları ve dezavantajları incelendiğinde elimizde neler var bir bakalım; Öncelikle üye olduğumuz dönemde Türk ordusu henüz modern bir ordu kabiliyetlerine tam olarak ulaşamamıştı.O nedenle 2 kutuplu sistemde Sovyet uydusu olma ihtimali yüksekti.Çünkü türk dış politikasının hiç bitmeyen sorunları Yunanistan ile deniz sınırları konusu ve kıbrıs meselesi 1950'lerin sonu ve 1960'ların başında giderek karmaşık bir hal almaya başlamıştı.Sovyetler ile yakınlaştığımız durumda soğuk savaşın ortasında,vesayet savaşlarının yaşandığı ülkelerinden biri olmamız bu dönemde olasıydı.NATO'ya giriş ile birlikte bedeller ödememize rağmen sovyetlere karşı bir korunma kazanmak için hamle yapmış ve askeri kabiliyetlerimizi geliştirmek için bir şans elde etmiş olduk.En basitinden şöyle anlatayım.1963'te kanlı noelden sonra Kıbrıs'a müdahale edememe seb

25 Ekim 2020 Yazısı

'' Senelerce "kadından lider - yönetici olmaz" diyenler son 10 sene içinde Merkel'in "Wir schaffen das" sloganı ile bayraktarlaştırdığı, merhametli ve toleranslı sığınmacı politikasına yani Merkel Almanyasında sığındı. Peki aydınlandılar mı? Çok azı! '' Kadına yönelik bu durumu belirli bir zümreye indirgemek, gerçeği işine geldiği şekliyle kullanmaktır. Dünyada bu sorun hala hemen her ülkede birçok inancın uygulamasında mevcut. Almanya bile AB içinde kadının erkeğe oranla az kazandığı (%21 daha az) ülkeler listesinde ilk sırada. Kadının toplumdaki rolüne ve kadın erkek ilişkilerine dair, din ve kültür başlığı altında tartışılacak birçok konu var elbette ancak aydın insan bu gibi konuları sürekli bu açıdan ele alırsa, eleştirdiği bağnazlığa kendisi düşer ve o da ideolojik çerçeveye hapsolur. Kadının toplumdaki rolüne ve kadın erkek ilişkilerine dair, din ve kültür başlığı altında tartışılacak birçok konu var elbette ancak aydın insan bu gibi konul

19 Ekim 2020 Yazısı

Resim
Sevsen de öldürüyorlar sevmesen de.Kararlara saygı duymayı öğrenin artık,19 yaşında hayatının baharında açan bir çiçek daha soldu...  Her gün bir kadın cinayeti haberi geliyor ve bu dayanılamayacak noktada artık,sosyolojik olarak çökmüş bir toplumun içindeyiz,ailelerin, erkek evlatlarına reddedilmenin kötü bir şey olmadığını,bunun gayet normal ve hayatın her yerinde karşılarına çıkabileceğini öğretmeleri gerekiyor,öyle çocuklar yetiştiriyorsunuz ki reddedilince iğrenç insanlara dönüşüyorlar,her şeyi yapma hakkını buluyorlar kendilerinde.Burası muz cumhuriyeti olduğundan da başlarına bir şey gelmeyeceğinin farkındalar.Elini kolunu sallaya sallaya insan öldürüyorlar.Şimdi başlar “siz de doğru erkek seçseydiniz” diyen aptallar,bakın kadın reddettiği için öldürülmüş bu sefer? Cinayetin temelinin seçim değil zihniyet olduğunu anlarsınız umarım.Eşitliğe alışmak zorundasınız,kadınların kararına saygı duymak zorundasınız.Her şey sizin istediğiniz gibi olmayabilir,olmayacak da.Emin

16 Ekim 2020 Yazısı

Kasten cinayetten hüküm giyen Kadir Şeker,cinayeti 'kasten' işlediğinin delili nedir? Özel bi eğitiminiz yoksa,boğuşma sırasında bazılarının iddia ettiği gibi bacağına saplayım ölmesin diye düşünüp hesap yapıp uygulama imkanınız yoktur.Hareketler çok hızlı gelişir ve bacağına diye savurduğunuz bıçak kişinin kalbine gelebilir.Benim merak ettiğim nokta tecavüze uğrayan 10 yaşında çocukta bile 'rıza' arayan adalet bu çocuğu neden sanki evden bu kimi öldürsem diye düşünerek çıkmış gibi muamele ederek yargılamıştır? Merak ediyorum.. Kadir Şeker oradan tesadüfen geçiyor olmasaydı,kocası da başladığı işi bitirip kadını öldürseydi,acaba katil koca,Kadir Şeker gibi cinayetten 12 yıl 6 ay ceza alır mıydı? Kadına şiddet konusunda 100 yıl geriye gittiğimiz bu dönemde ne yazık ki vatandaşa da kötü örnek olan bir karar alınmıştır.Kadir'in aldığı cezayı görünce sokak ortasında dövülen kadınlarımızı kurtarmak için kimsenin kılı kıpırdamayacaktır.Bu karar sadece mahkeme kararı değil

11 Ekim 2020 Yazısı

Resim
Aşırı sıcak havalar yüzünden kendiliğinden de oluşabildiği gibi, çoğunlukla dikkatsiz piknikçilerin,rantiyeci zihniyetin ve hasta ruhlu kimi serserilerin neden olduğudur orman yangınları.Hektarlarca cennet mekanı birkaç saatte cehenneme çeviren; otuyla, ağacıyla, ceylanı, kirpisi, sincabıyla bir dünya dolusu varlığı yokeden,durdurulması çok güç bir katliam.Hatay'da bir yangın değil 8 farklı yerde 8 ayrı yangın çıktı.Hatay yanıyor değil Hatay'ı yakıyorlar.Olay sadece trafo patladı yangın çıktı değil aynı anda bir çok yerde yangın çıktı.Kundaklamalar var ve kimse bunlardan söz etmiyor.Arsuz gözculer ayrı yanıyor hacıahmetli ayrı yanıyor samandağ ayrı yanıyor sarıseki ayrı yanıyor Bu günlerde ne var niye yakıyorlar? Dünden beri şehrin farklı noktalarından “çıkarılan” yangın merkeze kadar ilerlemiş ve bir yetkili çıkıp da bir açıklama yapmıyor,ülke seferber olmuyor.Hatay valiliği trafo patlaması diye açıklama yapmış.Nasıl bi trafoysa birçok farklı yerde yangın çıkmasına

6 Ekim 2020 Yazısı

Sürü Psikolojisi terim ilk olarak 1848'de Amerika’da kullanılmıştır.Dan Rice adında bir palyaço yerel bir seçimde bindiği bando arabasında (bandwagon) çıkardığı gürültüyle çevresinde topladığı insanları, eğlenceli müziğe katılmaya ve desteklediği siyasetçiye oy vermeye davet etmiştir.Elde ettiği başarı daha sonra ingilizceye bandwagon effect (bando arabası etkisi) kavramı olarak girmiş ve sürü psikolojisi anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Bildiğimiz kadarıyla, ilk deneysel çalışmayı polonya'da bir yahudi kasabasında doğan(1907) ve 13 yaşında ABD'ye göç eden Solomon Ash yapmıştı.Ash, 1940'lı yıllarda Brooklyn Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olmuştu.Kendi çocukluğundan hareketle,yeni bir ülkeye uyum sağlamaya çalışmaktan kaynaklı olabilir mi bilmiyorum,toplumsal baskıyla ilgileniyor,toplumsal baskı kişinin ne gördüğünü değiştirebilir mi? sorusunu soruyordu. Onun ünlü bir çizgi deneyi var.Bu deneyde, deneklere iki tane kâğıt gösteriliyor. 1.kâğıdın üze

30 Eylül 2020 Yazısı

"Bir yol secmekte ozgursun ama sonucuna katlanma konusunda ozgur degilsin" "Hitler'e bagli olmayi" hayatlarinin merkezine yerlestiren ve karsilik olarak da Hitler'in yolun sonuna kadar birlikte yurudugu seytani karakterlerin final sahneleri; -Rudolf Hess Hitler'in siyasi kariyerindeki tartismasiz en onemli kisi. Basarisiz darbe girisimi sonrasi hapishane arkadasi, Kavgam kitabini kaleme alan ve aslinda fikirlerin de ortak sahibi. Hitler'i umutsuzluktan kurtulup yeniden mucadeleye girismesi icin motive eden sahis.Hess Fuhrer yardimcisi olarak Nazi partisinin tartismasiz 2 nimarasi idi. Hitler'in etrafindaki yirticilar ile mucadele edebilecek karakterde degildi.Hitler'e sorgusuz bagliligi da kendisini bir noktaya kadar tasiyabildi. Giderek geri plana itildi ve geri plana itildikce ulkenin ucuruma dogru suruklendigini gormeye basladi.1941 yilina gelindiginde Ingiltere'nin Almanya ile barisabilecegine dair bir fikre kapildi.Bir gece tek basin

29 Eylül 2020 Yazısı

Rusya, toprak paylaşımının kendi halkları için emsal teşkil etmesi gibi faktörlerin yanında; enerjide oluşacak istikrarın bölgenin Batı ile diyaloğunu artıracağı ve Kafkaslar'da zorlanacağı temelinden hareket ile Karabağ’da çözüm istemedi. Rusya’ya rağmen bir çözüm de olmaz. Sovyet Rusya 1920’li yıllarda Karabağ'ı ele alırken politik dengeleri gözetmiş. Hatta 1920’de (Kavbiuro) Karabağ’ı Ermenistan’a vermeyi kararlaştırmasına rağmen sonraki dönemde ‘Kemalist Türkiye rejimiyle politik yakınlaşma hedefiyle’ AZ'na bağladığını iddia eden kaynaklar da var. Azerbaycan ekonomisi son 20 yılda enerjiden elde ettiği gelir başta olmak üzere önemli düzeyde büyümesine rağmen, bu zenginlik halkın refahı için değil rejimin yani otoriter sistemin tesisine harcandı. 2004'de 175 mil.$ olan savunma harcamaları, 2009-18 arası 24 milyar $ (SIPRI). Aynı dönem Ermenistan savunma harcamaları 4 milyar $'ı biraz aşmış. Ancak bütçedeki oranlarına baktığımızda (2018) Ermenistan’ın harcamaları

26 Eylül 2020 Yazısı

Versailles Anlaşması 20. yüzyılın en büyük hatasıdır. şimdiki israilin kurulmasından tutun, hitler'in fransa'yı yok etme seviyesine gelmesine kadarki yolu açan antlaşmadır. bu antlaşma ile birlikte devletler gördüler ki, bir ülkeyi ya tamamen sileceksiniz, ya da antlaşmayı makul seviyelerde tutacaksınız. ders olmuştur ki 2. dünya savaşı sonrası almanya'nın o büyük çılgınlıkları sonrası bile avrupa birliği'nin temelleri atılmıştır.   10 ocak 1920'de yürürlüğe giren barış antlaşması, bismarck (bismark)ın kurduğu almanya'yı yıkıyor ve yeni bir avrupa düzeni kuruyordu. almanya, alsace-lorraine (alsas-loren)'i fransa'ya, eupen (öpen), malmedy (malmedi) ve monschau (monşo) nun bir bölümünü belçika'ya, memel'i yeni kurulan litvanya'ya, doğu şilezya ve batı prusya'nın bir bölümünü polonya'ya, yukarı şilezyanın bir parçasını çekoslavakya'ya bırakıyordu. dantzig (danzig) serbest şehir oluyor ve milletler cemiyetinin himayesine terkedili