29 Eylül 2020 Yazısı

Rusya, toprak paylaşımının kendi halkları için emsal teşkil etmesi gibi faktörlerin yanında; enerjide oluşacak istikrarın bölgenin Batı ile diyaloğunu artıracağı ve Kafkaslar'da zorlanacağı temelinden hareket ile Karabağ’da çözüm istemedi. Rusya’ya rağmen bir çözüm de olmaz. Sovyet Rusya 1920’li yıllarda Karabağ'ı ele alırken politik dengeleri gözetmiş. Hatta 1920’de (Kavbiuro) Karabağ’ı Ermenistan’a vermeyi kararlaştırmasına rağmen sonraki dönemde ‘Kemalist Türkiye rejimiyle politik yakınlaşma hedefiyle’ AZ'na bağladığını iddia eden kaynaklar da var. Azerbaycan ekonomisi son 20 yılda enerjiden elde ettiği gelir başta olmak üzere önemli düzeyde büyümesine rağmen, bu zenginlik halkın refahı için değil rejimin yani otoriter sistemin tesisine harcandı. 2004'de 175 mil.$ olan savunma harcamaları, 2009-18 arası 24 milyar $ (SIPRI). Aynı dönem Ermenistan savunma harcamaları 4 milyar $'ı biraz aşmış. Ancak bütçedeki oranlarına baktığımızda (2018) Ermenistan’ın harcamaları %21, Azerbaycan savunma giderleri ise bütçenin %11’i. Ermenistan gibi %30 nüfusun ciddi fakirlik yaşadığı bir ülke için çok yüksek bir oran. Rusya her iki ülkeye de silah satıyor. KGAÖ üyesi olarak Ermenistan'ın indirim vs avantajları olsa da, Azerilerin de Batı ve son dönem ilginç şekilde artış gösteren İsrail ile askeri yönden yakın ilişkileri söz konusu. Bölge ülkelerinin kaynakları silah tüccarlarına akıyor. 2014-18 arası, Myanmar ve Güney Sudan gibi problemli alanlara silah satışıyla bilinen İsrail, toplam silah ihracatının %17'sini AZ'na yapmış. Aliyev 2016’da İsrail’den 5 milyar $’lık silah aldıklarını açıklamıştı. AZ ise 2018’de toplam ihracatın %7’sini İsrail’e yapmış.(petrol). Ermenistan ekonomisi Rusya’ya bağımlı. Başta Putin olmak üzere dünya liderlerinin çevresinde kümelenen her iki ülkenin eliti, halklarını düşmanca söylemlerle kışkırtarak siyasetçilerin elini kolunu bağlıyorlar. Çözüm üretmek isteyen siyasetçiyi herkesten önce halk cezalandırıyor. Bu düşmanlığa soğuk kanlı yaklaşarak çözüm üretmeye çalışmak, masadan hain olarak atılmayla sonuçlanıyor. Mevcut devletler bu sorunu icad etmedi ancak; halklar arasında zaten eski olan bu etnik sorunu tamamen içinden çıkılmaz hale getirdiler ve buna son sürat devam ediyorlar. Ordular savaşabilir ve hatta bazı sorunların çözümü orduların savaşıyla mümkün olduğu maalesef bir gerçek. Ancak bu durum, halkların iliklerine kadar hissettiği savaşın maliyeti ile barışın potansiyel faydalarını bir teraziye koyup tartışılacak zeminin oluşmasına engel değil. İki ülkede ve onların destekçileri konumunda olan Rusya İran ve Türkiye'de, devletlerin kontrolünde olmayan özgür medya ve sivil toplum bulunmadığı için hepsinin kamuoyu askeri mezbeleliğe dönmüş durumda. Bu çapta bir çatışmayı yaşam savaşına çevirenlerin tek derdi kendi bekaları. Bu hukuksuz rejimlerin geleceğe miras bırakacağı tek şey fakirlik, kan ve gözyaşı olacak. Rusya İran ve Türkiye, sivil hayatı alt üst edecek gelecekteki muhtemel halk çatışmalarının baş sorumlusu olacaklar ve barışa karşı olmanın bedelini de yine bu ülkelerin halkları ödeyecekler..

KAYNAKÇA

www.repairfuture.net

avim.org.tr

tr.wikipedia.org

akademikperspektif.org

tr.sputniknews.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

8 Mart 2022 Yazısı

13 Eylül 2024 Yazısı

11 Ağustos 2024 Yazısı