8 Eylül 2021 Yazısı
Düyûn-ı Umûmiye
1875 yılında Osmanlı Devleti'nin maliyesinin iflasının ilan edilmesi ve 20 Aralık 1881 tarihinde Düyun-ı Umumiye,yani uluslararası bir haciz idaresinin kurulması devletin artık çıkmaz olan bir yolda olduğunu gösteriyordu.Düyûn-ı Umûmiye sayesinde yabancıların Osmanlı Devletinin iç işlerine alacaklı olan devlet konumu ile karışmaları yasal bir hale gelmiş oldu.Osmanlı Devleti'ndeki beynelminel haciz memuru diye isimlendirilen Düyun-ı Umumiye aktif bir mali olan örgütlenme kurmuştu.Bu kuruluşun modern olan bir bürokratik örgüt ve kayıt sistemi ile çalıştığı ve mali tekniklerin de uygulandığı biliniyor.Trajik olan yanı ise,Osmanlı maliye örgütünün modern mali teknikler ile tanışması,bu alacaklı kuruluştan dolayı olmuştur.Bu kurum içerisinde idare meclisi 7 üyeden meydana gelip,5 sene görev yapmak için seçilirlerdi.Bu üyeler arasından 2 türk,diğerleri de her birinden 1 üye olmak koşulu ile ingiliz,fransız,alman,avusturyalı ve italyan'dan meydana gelmekteydi.Dış borçların tümüne yakın bölümü ingiliz ve fransızlara ait olması nedeni ile meclis idare başkanlığı sadece onlar arasından seçilebilmekteydi.Yalnızca konseyi denetlemek üzere türklerden oluşan bir müfettiş heyeti de bulunuyordu.1881-1939 yılları arasında Osmanlı Devleti’nin dış borçlarını yani diğer ülkelere olan borcu takip eden ve düzenleyen kuruma Düyûn-ı Umûmiye ismi veriliyordu. II. Abdülhamit zamanında kurulan Düyûn-ı Umûmiye'nin sözlükte yeralan temel olan anlamı Genel Borçlar olarak geçmektedir.Yabancı devletlerden meydana gelen bu idare ile Osmanlı topraklarında bulunan tütün üretimi gibi bazı kalemler yabancılar aracılığı ile yönetilerek bunların gelirlerine el konulmuştur.Bu kurumun yabancıların kontrölünde olması ile beraber osmanlının gelirlerine daha tarlada madende denizde el koyma hakkına sahiptir.1860'lı yılların sonunda kurulmuş Osmanlı Bankası ile memleketin yarısömürge haline getirilmesinde batının sağlam enstürümanıdırlar.1881 senesinde bu kurumun kurulmasının ardından Osmanlı Devletinin Mali ve ekonomik bir çok alanında etkisi olmuştur.İlk defa Kırım Savaşı'nın ardından 1854 senesi itibari ile dış borçlanmaya giden Osmanlı Devleti, 1874 yılına gelindiğinde 15 farklı ülkeden borç almıştı.Bu süre içerisinde 239 milyon lira borç olmasına karşın hükümetin elinde yalnızca 127 milyon lira bulunmuştur.Osmanlı Devleti ilk dış borcunu Kırım savaşı olduğu dönemde savaş giderlerini karşılama amacı ile yapmıştır.Osmanlı Devletinin yıkılmasının ardından bu bölgede kurulan yeni devletler ve Türkiye arasında bu dış borçlar paylaştırıldı.Fakat borcun genel bir kısmı Türkiye'ye kaldı.Bu borçlar yalnızca Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyet’ini kurmasının ardından zor olsada tamamı ile ödenmiştir.Lozan Antlaşmasının ardından Düyûn-ı Umûmiye vergi toplama yetkisi son bulmuştur.Türkiye Düyun-u Umumiye'ye olan borcunun son taksiti, ilk dış borcun alınmasından yaklaşık olarak 100 yıl sonra yani 1954 yılında ödedi.Borçlanma dönemine bakıldığında; Fransa 1881 yılında Tunus'u,İngiltere 1869 yılında Süveyş Kanalının açılması ile değeri artan Mısır'ı Uzak Doğu'daki sömürgelerine giden yolun güvenliğini sağlamak amacı ile 1882 yılında işgal etti, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 1908 yılında Bosna Hersek'i kendi topraklarına kattı,Girit Adası halkı da 1908 yılında Yunanistan egemenliği altında girdiklerini açıkladı,Bulgaristan ise 1908 yılında bağımsızlığını ilan etti.Ek olarak şunu da belirtmeliyim ki bu kurum,Osmanlı Devleti ile İtalya savaştayken İtalyadan mal alması ile düşmana örtülü bir şekilde destek de sağlamıştır.Bu kurum düzgün işleyebilen bir kurum olsaydı belki de Osmanlı Devleti halen varlığını sürdürebilirdi.Bu kurumun binası 1933 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ile İstanbul Lisesi olarak kullanıma verilmiştir.Günümüzde de halen varlığını devam ettirmektedir.
--KAYNAKÇA--
Wikipedia
osmanlı.org
Onedio
Türkçebilgi
mahfiegilmez.com
Yorumlar
Yorum Gönder