19 Ağustos 2020 Yazısı
Küçükken hep olmayacak şeylerin peşinden koşardık. gökkuşağı mesela. ben gökkuşağı çıktığında altından geçmek için koştuğumu hatırlıyorum. bazıları başlangıcını bulmaya çalışırdı. başlangıcında altın kesesi varmış. sonra akşam üstü ay çıktığında ayı yakalamaya çalıştığımızı hatırlıyorum. ben ilerledikçe o da ilerliyordu asla gecemiyordum. büyüklerden zaten gökkuşağının altından geçemeyeceğimizi, ayı yakalayamayacağımızı duysak da, olmayacağını içten içe bilsek de bunun için uğraşıyorduk. gündemimiz buydu.
Şimdi düşünüyorum da acaba
adalet,eşitlik gibi kavramlar da böyle mi? okuduğumuz kitaplara,bildiğimiz tarihe göre insan hep bunun için kavga vermiş.adaletin,eşitliğin peşinde koşmuş peki yakalayabilmiş mi? adil bir düzeninin
olduğu insanların gerçekten eşit olduğu bir toplum olmuş mu? boşuna mı
uğraşıyoruz,boşuna mı umut ediyoruz acaba?
Nadira Kadirova,Rabia Naz Vatan,Gülistan Doku ve benzeri birçok insanın suçu üst düzey kişilerin çocuğu olmamak mı? Musa Orhan tarafından tecavüze uğrayan sonrasında intihar eden kız var mesela.adam serbest,kızın annesinin fotoğrafını gördüm twitter'da, içim parçalandı.ne bileyim bu olay nüfuzu olan bir ailenin başına gelseydi o herif serbest kalır mıydı?
Dünya var olalı bilmem kaç yıl
geçmiş.bu süreçte insanlık epey ilerleme kaydetmiş.teknoloji gelişmiş.önceki insanların hayal bile edemeyeceği şeyleri modern yapar hale
gelmiş ama en basit en temel en gerekli şeye ulaşamamışız. adalet,eşitlik hala hayalini kurduğumuz birşey. adalet asla altından
geçemeyeceğimiz bir gökkuşağı gibi.Malesef vicdan gibi adalette öldü.
Yorumlar
Yorum Gönder