AOÇ un Hukuk Serüveni

1925’te kurularak,1937 yılında Atatürk tarafından Hazine’ye şartlı bağışlanan Atatürk OrmanÇiftliği,arazisinin yüzde 40’ını kaybetmiş durumda.Atatürk Orman Çiftliği her dönemde talan edilmiş,devir kiralama,trampa vb.yöntemlerle toprak bütünlüğü parçalanmıştır.En büyük talan süreci ise,bu alanda plan yapma yetkisinin 2006 yılında,TBMM tarafından oybirliği ile Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne verilmesiyle başlamıştır.Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından 2007 yılında onaylanan AOÇ arazilerine ilişkin 1/10.000’lik Nazım İmar Planı ve Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’na,Mimarlar Odası Ankara Şubesi başta olmak üzere diğer odalar dava açmış ve 2008 yılında plan iptal edilmiştir.Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ikinci kez hazırladığı üst ölçekli plan değişikliği,ikinci kez odalar tarafından yargıya taşınmıştır.Ankara 5. İdare Mahkemesi 16 Mart 2014 tarihinde,tüm inşaat ve işlemlerin durması anlamına gelen yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.Yargı kararına karşı AOÇ'de yapılmaya devam edilen inşaat için “güçleri yetiyorsa gelip yıksınlar”anlayışı ile hem evrensel hukuk ilkeleri hem de kanun önünde herkesin eşit olduğu ilkesini ihlal edilmiş bu aşamadan sonra AOÇ mücadelesinde hukuksuzluk evresine geçilmiştir.Bugüne kadar açılan dava sayısı yüzü çoktan geçmiştir.Yargı süreci devam eden davalara rağmen AOÇ herkesin gözü önünde asrın talan sürecini yaşamaya devam etmektedir.Anayasa Mahkemesi'nin 16/10/2019 tarih ve E: 2018/106,K: 2019/80 sayılı kararı toplumda şaşkınlık yaratmıştır.16/10/2019 Tarihli ve E: 2018/106,K: 2019/80 sayılı kararda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu ATATÜRK'ün şartlı bağışı görmezden gelinmektedir.Kararın hukuk kurallarına uygun olup olmadığı hukukçular tarafından irdelenebilir ancak Türk Ulusu'nun vicdanını yaralamıştır.Yasa,devletin AOÇ'u korumakla yükümlü olduğu ve her türlü kararı alması gerektiğini belirtirken,ancak mahkeme ise; "Tarım arazilerinin amaç dışı kullanılmasına izin verilmeyeceği söylenemez"kararı veriyor.Vicdanınız körelmiş sizin.