17 Nisan 2022 Yazısı
Göbeklitepe'nin Önemi
Göbeklitepe İngiltere'de bulunan Stonehenge 7000 sene Mısırda bulunan piramitlerinden bile 7500 sene daha da eskidir.İnsanlık tarihi ile ilgili olan bilgilerimizi tekrardan düşünmemizi sağlayacak,yerleşik tarih zihniyetini ve bilgilerini,dinler tarihini sorgulatacak.Göbeklitepe,M.Ö. 10.000'li yıllar kadar geriye gidebilmektedir.Bununla beraber yerleşik yaşama olan geçişi de temsil eden kültür bitkisi buğdayın atasına da Göbeklitepe eteklerinde rastlanmıştır.İnşası bittikten 1000 senenin ardından üstleri insanlar tarafından kapatılmıştır.Neolitik zamana ait olan Göbeklitepe,ilk tapınağın dolayısıyla yeryüzünde olan ilk inancın merkezi olabileceği düşünülmesi nedeni ile önemlidir.Bu bölgede tahminen 20 tapınak olduğu tespit edilmiş ve günümüze kadar sadece 6 tapınak olduğu ortaya çıkmıştır.Göbeklitepe şimdiye kadar bilinen en eski yapıt ve tapınaktan bile yaklaşık olarak 7500 sene daha eskiye ait.Göbeklitepe ortaya çıkana kadar bilinen en eski olan tapınak Malta'da bulunuyor.Bu tapınak yaklaşık 5000 yaşında.Göbeklitepe'nin inşa edildiği dönem içerisinde insanoğlu bitki toplayıp ve hayvanları da avlayan küçük gruplar halinde hayat sürdüğü sanılıyordu.Alandaki taşların insan eli ile yaklaşık 2 km uzakta bulunan alandan el arabası veya yük hayvanı olmadan getirilmesi,buradaki bölgenin büyük bir nüfusa sahip olduğunu ortaya çıkarıyor.Mağarada duvarlarında bulunan avcılığı temsil eden duvarlara çizilmiş olan resimlerden çok burada bulunan hayvan figürleri tek ve kabartma şeklinde işlenmiş,sanatsal yönden farklı bir zihniyeti etkileyici bir biçimde yansıtır.Taşlar üzerinde bulunan akrep,tilki,boğa,yılan,aslan,turna şekillendirmeler bulunuyor.Bölgede yapılan araştırmalardan elde edilen bulgular yönünde önemli kültür bitkisi olan çok sayıda genetik varyasyonu bulunduran buğdayın atasının ilk olarak Göbeklitepe'de yetiştiği ortaya çıktı.Bununla beraber T sütunlarda bulunan üç oyutlu olan aslan figürleri de bulunuyor.Arkeologlar boyları yaklaşık olarak 3-6 metre aralığında değişiklik gösteren T biçiminde şekli olan sütunların biçimlendirilmiş olan insan figürleri oldukları düşüncesindeler.T taşların üzerinde bulunan aslan kabartmaları neolitik zamanda aslanların Anadolu'da hayat sürme olma olasılığını da güçlendiriyor.T sütunlarının ağırlıkları yaklaşık olarak 40-60 ton aralığında değişiklik gösteriyor.1963 senesinde İstanbul Üniversitesi ile Chicago Üniversitesi ortak olan proje sürdürmüş,bölgeyi incelemiş ancak çalışmaların üstünde de durulmamıştır.1983 senesinde tarlasını süren Mahmut Kılıç tarlada bulmuş olduğu oymalı taşı müzeye götürdü ancak eser sıradan arkeolojik bulgu olması nedeni ile Urfa Müzesi'nde sergilenmeye başladı.Şanlıurfa Müzesi başkanlığında ve Klaus Schmidt'in bilimsel danışmanlığı esnasında kazılar başlamıştır.Bulgular taş devri insanlarının bira içtiğini de ortaya çıkarıyor.Kazılarda şimdiye kadar en büyük yaklaşık 160 litrelik kapasitelik kireç taşına oyulmuş şeklinde 6 adet bira varili bulundu.Klaus Schmidt,bulgular ışığında,insanoğlunun ekmek amacı ile değilde bira için tarıma başladığını söylüyor.Arkeologlar tapınakda bulunan kalıntıların zeminlerinin özellik ile sıvıyı geçirmeyecek nitelikte yapıldığına dikkat çekiyor.Buradan,törenleri ne olduğu kesinleşmese de bir sıvı eşliğinde gerçekleştirdikleri düşüncesini ortaya çıkarıyor.Göbeklitepe,senelerdir tarih derslerinde öğretilen göçebe toplulukların tarımı öğrenmesi ile yerleşik yaşama geçtiği tezini de çürütmektedir.Yerleşik yaşama geçişin çiftçilik ve hayvancılığın ortaya çıkışı ile beraber gerçekleştiği fikrindeydiler.Göbeklitepe ile birlikte dini merkezlerde devamlı olarak bir araya gelmelerinin neticesinde yerleşik yaşama geçildiği fikrine başlandı..Kalabalık olan toplulukların ibadet merkezine yakın olma isteği ve çevrede bu toplulukların gereksinimlerini karşılamak fikri insanı tarıma sürüklemiştir.Ancak şunu belirtmek gerekir ise bunların hepsi birer hipotezidir.Göbeklitepe hakkında bir yazılı belge bulunmuyor.Bu şehrin hangi amaç ile inşa edildiği tam olarak bilinmemekte.İnsanlar için kutsal bir çiftleşme veya tarım kutsama-dua etme alanı da olabileceği fikrindeler.Biçimlendirilmiş insanları betimleyen T şeklinde olan sütunların ağırlıkları yaklaşık olarak 40-60 ton aralığında değişiyor.İlkel zamandan kalan el aletlerinden farklı olan bir aletin olmadığı bu dönemde sütunların nasıl taşındığı ve dikildiği hakkında arkeologlar henüz bir neticeye varamadı.
---KAYNAKÇA---
Yerelnet
CNN
Habertürk
Rudaw
Arkeofili
Evrim Ağacı
Yorumlar
Yorum Gönder