Filistin-İsrail ile ilgili konu oldukça karışık,her ayrıntıyı belirtirsek Gurion'un Osmanlı çatısı altında Yahudi ordusu kurup 1. dünya savaşı sonrasında kendilerine toprak verilmesi umudunu taşıması itibari ile anlatmak ve ayrıntılı bir biçimde anlatmak gerekir.Filistin'in kaç kere devlet olma fırsatını yakaladığını ve kaç kerede red ettiğinden bahsedeceğim.Sene 1936,Filistin'in bağımsızlığını isteyen imam El Kassam'ın öldürülmesinin ertesi yılı Araplar isyana yeltenir,Nisan ayından Ekim ayına kadar ki süre zarfında olan ayaklanmalar Peel komisyonunun oluşturulmasına neden olur.Peel komisyonu durumu inceler ve Araplar ile Yahudilerin birlikte yaşama konusunda karşılıklı sorunlar beslediğini ve bunu çözmenin yolunun 2 devletli çözüm olacağı sonucuna varır.Toprakların büyük bir bölümü Araplar'da kalacak, yalnız Jerusalem ile Tel Aviv'e kadar ulaşan bir hat İngilterenin kontrolünde Doğal Alan olarak kalacaktı.Yahudi topluluğu çözümü onaylamış fakat Araplar ise bütün toprakların onlara ait olduğunu ve bütün Yahudi'leri bu topraklardan söküp atmadıkları sürece asla durmayacaklarını belirterek reddetmişlerdir.Arap'ların devlet olmayı ve bağımsızlığı ilk reddedişidir.1947 yılında bölgenin problemi ile ilgili BM (Birleşmiş Milletler) çözüm ile bir daha gelir ve ortaya teklif çıkar.Yahudiler kabul,Araplar ise red kararı var topyekün savaş kararı alırlar. 2. kez devlet olmayı reddetmişlerdir.Ürdün,Mısır, Irak,Lübnan ve Suriye'nin de olduğu Topyekün savaşın sonucunda Yahudiler kazanır ancak Doğu Kudüs'e kadar gelen bir alan Ürdün'ün kontrolü altında kalır.Filistinli Arap'ların değil,Ürdün'ün toprağıdır.20 yıl sonrasında 1967 yılında Mısır,Ürdün,Suriye Irak,Lübnan ve Filistin Kurtuluş Örgütü,İsrail'i ortadan kaldırmak amacı ile yeniden harekete geçerler.Ama İsrail ağır bir darbe indirerek savaşı galibiyetle sonuçlandırır.Küdus ve Gazze'nin kontrolünü İsrail sahip olur.Savaşın ardından İsrail tarafında "ele geçirilen bölgeleri ne yapalım?" sorusu vardır.Meclis'in bölümü Gazze'yi eskisi gibi Mısır'a,Batı Şeria'yı eskisi gibi Ürdün'e vererek bu bölge ile ve sosyal gerilimi ile çaba sarf etmemesi konusunda tavsiye de bulunur.Diğer alternatif ise bölgenin kendine Filistinli diyen Arap'lara bırakılması ve devletlerini oluşturmalarına zemin oluşturmalarıdır.Bu iki alternatiften birini uygulamaya dahi fırsatları olmadan,Altı gün savaşının bitiminden 1.5 ay sonrasında Arap ligi toplanır ve 3 Hayır ortaya çıkar.
1. İsrail ile barışa kesinlikle HAYIR.
2. İsrail'i tanımaya kesinlikle HAYIR.
3. İsrail ile müzakereye kesinlikle HAYIR.
İki devletli olan çözüm Arap'lar tarafından tekrardan reddedildi.Arap'lar "İsrail devletinin yer almadığı bir İsrail" coğrafyası hayalini yaşamayı diretiyordu.Arap'lar kendi devletlerini kurmayı 3. kez reddetmişlerdi.2000 senesinde Ehud Barak ve Yaser Arafat başkanlığının son döneminde olan Bill Clinton ile beraber Camp David zirvesinde bir araya gelirler.Barış ve çözüm olarak bir umut ortaya çıkmıştır..Camp David'te neler olduğunu Bill Clinton şöyle açıklamıştır. "Arafat Camp David'te 14 günde tavsiye edilen her şeye hayır'dan farklı bir cevap vermedi" Görüşmelerin sonrasında Filistin Kurtuluş Örgütünün suikast bombaları akını başladı...Kendilerine verilen alanlar Batı Şeria'nın %94 ü ve Gazze'nin de %100 idi.Arap'lar 4. kez devletleşmeyi reddettiler.Çok sayıda sivilin canını suikast bombacıları ile almaktan engel görmedikleri anlamsız ve çıkarı olmayan savaşa yeltenmişlerdi.2008' de Doğu Kudüs'ün Filistin'in başkenti olması ve anlaşmaya 2000 senesindekine ek olan bazı toprakların da eklenmesi ile tekrardan barış yolu denendi.Bölgeler Filistin'in kontrolü altında olacak ve İsrail,Filistin'i devlet olarak tanıyacaktı.Mahmud Abbas reddetti.Gelinen durumda Filistin failed state yani başarısız devlet olarak hayatına devam etmektedir.Ayrıca Kudüs'te başkent olma şansını büsbütüb kaybetmiş,daha az bir toprak içerisinde sıkışmış olarak..Filistin'lilerin talepleri yahudileri kendi topraklarından tamamı ile yok etmek.Halen daha kayaların arkamda yahudi var,gel öldür diye sesleneceği rüya ile,Gargat ağaçlarına düşmanlık besleyerek yaşamlarına devam ediyorlar.Bu arada Gazze veya Batı Şeria'da yaşamın sefalet içerisinde olduğu ile ilgili bir fikriniz var ise yanılıyorsunuz.Deniz manzaralı süper lüks rezidans yatırımı yapmak istiyorsanız bu gerilimin sonunda fiyatlarda düşüşe geçecektir.Filistinli olan her genç İsrail'in üniversitelerinde eğitim alabiliyor, Sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyor.İsrail vatandaşı olan, askeri görevini yerine getiren, devletine bağlı Arap'ların olması size inandırıcı gelmeyebilir.Savaşın bitmemesinden karlı olanlar ise her müslüman ülkede olduğu gibi yalnız siyasiler ve siyasi kadrolar ile bağları bulunanlar...Gelinen noktada radikalleşmeyi kışkırttıkların süre boyunca geriye filistin kalmayacağının farkındalar.Radikal olan akımlar,sayısız fonlamayı alarak canlılığını devam ettirmekte.Fonların kimlere para kazandırdığını tahminde bulunmakta zor değil.Filistin İsrail'i tanımaması sebebi ile dünya tarafından tanınmamaktadır.Filistin devletleşmemesi sebebi ile Dünya'ya problemden başka hiçbir şey ihraç edemiyor...Filistinliler her hamlede nefret ve düşmanlık ile hareket edip kendi sonlarını kendileri yazmıştır.Her millet kendi kaderini yazar.Tabii taraflar ne koşullarda olursa olsun masaya oturmalı. savaş bir insanlık suçudur ki Mescid-i Aksaya yapılan saldırıdan tutun sivillerin katledilmesi gibi olayların yaşanması hiç doğru ve etik değil İsrail doğru olanı yapmamakta ve uluslararası hukuku çiğnemektedir.
-KAYNAKÇA-
Uluslararası Politika Akademisi (UPA)
Listelist
Wikipedia
CNN
BBC
Yorumlar
Yorum Gönder