18 Şubat 2020 Yazısı

Muhafazakar sermaye ve okumuş sınıf,imtiyazlı sınıfı koruma refleksine sahip olan devletin gücüyle ve küresel konjonktürün de yardımıyla,Erdoğan'a giydirilen liderlik elbisesi üzerinden siyasete çekilmiş,buna direnenler zorla siyasi alana yandaş veya düşman olarak itilmiştir.Cumhuriyet'in kurucu ideolojisini sahiplenenler,geçen 100 yıl içinde yaşanan kırılma noktalarında bu misyonu güncelleyemediler.Sahiplenmeyi sığ bir saltanat kavgasına dönüştürdüler.Değişen nüfuz ve nüfus dengesiyle başedemeyince de bu misyonu o cenahın radikalleri ele geçirdi.Değişen dünyada Cumhuriyet'i bu "iç tehditten" koruma görevini kurucu cenahın çağdışı radikalleri üstlendi,benzerler birbirini çekti ve muhafazakar kesimde de o tarafın en radikal,en muhteris grubu yükseldi.Ancak bu arada her iki tarafın anlaşabilen medeni kısmı tasfiye edildi.Kurucu yapının içinde dünyayı okuyan akıllı kesim,bu devletin yapılan bu kadar hatayla artık kendini yenileyemediğini ve artık lider fetişizmi ile kalkınmanın mümkün olmadığını görüp 90'larda bu misyonu radikallere tamamen teslim etmek zorunda kaldılar.Radikal radikali doğurdu.Bir devletin kalkınarak yaşamına devam etmesi için hukukun üstünlüğünü garibanların değil güçlülerin savunuyor olması lazım.Adalet,güçsüzlerin 'ağzındaki iğrenç sakız' olmaya devam ederse,er ya da geç,üstünlerin hukuku bir gün mutlaka yıkılır.Şu an bu yıkılışa şahitlik ediyoruz.Kurulu düzen,statüko yıkılıyor.Bu çöküşün içinde,yanında,civarında olup da çöküş sonrası düzende söz sahibi olmayı umanlar enkazın altında yani tarihin çöplüğünde kendilerini bulacaklar.Gelecek bambaşka aktörlerle şekillenecek. 'Muhafazakar kesimin' gelecek adına bu yıkımdan en büyük kazancı dünyaya açılmaları oldu.Seküler ve dinci radikaller taht ve rant tepişmeleriyle kendilerini tükettiklerinde,orta vadede o coğrafyada sağlam bir düzen kurma imkanı doğacaktır.Bu temelleri sağlam güçlü bir umuttur.

Umut Bağdadioğlu
<<18 Şubat 2020>>