17 Temmuz 2020 Yazısı

Ayasofya’nın Etkileyici Hikayesi

Ayasofya tarihi, tamamlanmış halini gördüğümüz Ayasofya’dan daha önce başlıyor. Bizans’ın ilk imparatoru Büyük Konstantin, Birinci Ayasofya‘nın inşa edilmesini istedi. Birinci Ayasofya’nın açılışını, 15 Şubat 360 tarihinde Büyük Konstantin’in oğlu II. Constantius yaptı. Ancak kilise 20 Haziran 404 yılında yakılarak tahrip edildi. Birinci Ayasofya yıkıldıktan sonra imparator II. Theodosius, bugünkü Ayasofya’nın bulunduğu yere İkinci Ayasofya‘nın inşa edilmesini istedi. 10 Ekim 415’te kilisenin açılış yapıldı. Ancak İkinci Ayasofya da ilk kilise gibi 23 Şubat 532 tarihinde yıkıldı. Böylece en eski Ayasofya tarihi hakkında bilgi sahibi olduk.

İhtişamlı kilisenin yapılışı 


I. Justinianus, 23 Şubat 532 tarihinde İkinci Ayasofya yıkıldıktan sonra günümüz Ayasofya’sının inşa edilmesini istedi. Kendisinden önceki imparatorların yaptıklarından çok daha ihtişamlı bir kilise inşa etmeyi hedefledi. İnşa sırasında kullanılması için yeni malzemeler üretmek yerine, imparatorluk topraklarındaki yapıların malzemeleri yontularak alındı. Böylece Ayasofya’nın inşası kısa sürdü. Ayasofya’nın yapımında Güneş Tapınağı ve Artemis tapınağı gibi nice yapılardan alınan malzemeler kullanıldı. Kaplama ve sütunlarda kullanılan renkli taşlardan yeşil porfir Yunanistan, sarı taş Suriye, kırmızı porfir Mısır, kara taş İstanbul ve beyaz mermer Marmara Adası kökenlidir. İnşasında on bin kişinin çalıştığı kilise bittiğinde başyapıt olarak görüldü.Kilisenin yapımına 23 Aralık 532’de başlandı ve 27 Aralık 537’de tamamlandı. Böylece dünyanın en hızlı inşa edilen katedrali oldu. Kilisenin ilk mozaikleri ise 565 ile 578 yılları arasında yapıldı.

Ayasofya yapıldıktan çok kısa bir süre sonra 553 Gölcük ve 557 İstanbul depremlerinde hasar aldı. Bu depremlerde ana kubbe ile doğu yarım kubbesinde çatlaklar belirdi. 7 Mayıs 558 depreminde ise ana kubbe tümüyle çöktü. İmparator kilisenin hemen onarılmasını ve yenilenmesini istedi. Bu sefer depremin olası etkileri göz önünde bulundurularak kubbenin yapımında daha hafif malzemeler kullanıldı ve kubbe eski haline göre 6.25 metre daha yükseğe yapıldı. 562 yılında yenileme çalışmaları bitti.Ayasofya ilerleyen yıllarda hasar almaya devam etti. Ayasofya, 859 yangınında küçük yaralar aldı. 869 depreminde bir yarım kubbesi düştü ve 989 depreminde ana kubbede hasar meydana geldi. İmparator II. Basil, 989 depreminden sonra kubbeyi Ermeni mimar Trdat’ın onarmasını istedi. 6 yıl süren çalışmalardan sonra Ayasofya, 994 yılında tekrar halka açıldı. Ayasofya tarihi depremler ve yangınlar ile doludur.

Latin İstilası (1204–1261) sonrası

Venedik Cumhuriyeti’nin 41. Doçesi Enrico Dandolo tarafından kumanda edilen Haçlılar, Dördüncü Haçlı Seferi’nde İstanbul’u ele geçirip Ayasofya’yı yağmaladılar. Bu olayı Bizanslı tarihçi Nikitas Honiatis belgelemiştir. Ayasofya’dan Meryem’in sütü, İsa’nın sarıldığı bez olan torino kefeni, İsa’nın mezar taşından bir parça ve değerli eşyalar çalındı. Bu istilada Ayasofya, Roma Katolik Kilisesi’ne bağlandı. Bununla birlikte Latin imparatoru I. Baudouin, 1204 yılında imparatorluk tacını Ayasofya’da giydi. Ayasofya tarihi sadece doğal felaketler değil, acımasız istilalar da gördü.

Bizanslılar, 1261 yılında Ayasofya’nın kontrolünü geri almayı başardı, ancak olan olmuştu. Ayasofya tarihi yok olmak üzereydi. İmparator II. Andronikos, 1317 yılında eşinin mirasını kullanarak binanın doğu ve kuzey taraflarına 4 tane istinat duvarı yaptırdı. 1344 depreminde ve 1346 yılında yapının farklı yerlerinde çökme yaşandı. Kilise 1354 yılına kadar kapalı kaldı ve aynı yıl restorasyon çalışmaları yapılmaya başlandı.

 Ayasofya, Osmanlı döneminde cami oldu

 Ayasofya, 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinden sonra camiye dönüştürüldü. Ayasofya o sıralar harap olmuş bir haldeydi. Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya’nın temizlenmesini ve camiye dönüştürülmesini emretti. Caminin ilk minaresi Fatih Sultan Mehmet döneminde tuğla kullanılarak yapıldı. Diğer bir minareyi ise II. Bayezid yaptırdı. Kanuni Sultan Süleyman ise 16. yüzyılda fethetmiş olduğu Macaristan’dan iki dev kandil getirdi. bu kandiller mihrabın iki yanında durmaktadır.

Ayasofya tarihi boyunca sayısız onarım ve restorasyon çalışmaları gördü. II. Selim döneminde (1566–1574) cami yapısal olarak dayanıksız bir hal aldı. O yıllarda dünyanın ilk deprem mühendislerinden biri sayılan Osmanlı baş mimarı Mimar Sinan, camiye dış istinat yapıları (payanda) ekledi ve sağlamlaştırdı. Mimar Sinan ayrıca, kubbeyi sağlam bir hale getirdi ve hünkar mahfili ile birlikte binanın batı kısmına iki geniş minare yaptı. 1577 yılında ise güneydoğu kısmına II. Selim’in türbesini ekledi.

Ayasofya’ya Osmanlı döneminde müezzin mahfili, mermerden minber, vaaz kürsüsü ve hünkar mahfiline açılan bir galeri eklendi. I. Mahmud’un emriyle 1739’da bina restore edildi. Bu restorasyon ile birlikte bir kütüphane ile binanın bahçesine bir imarethane, bir medrese ve bir şadırvan ekletti. Aynı dönemde bunlara ek olarak yeni bir mihrap ve yeni bir sultan galerisi yapıldı.
Sultan Abdülmecit, Ayasofya’yı 1847 ile 1849 yılları arasında Gaspare Fossati ve kardeşi Giuseppe Fossati’ye restore ettirdi. Başlangıçta sütunlar, kubbe ve tonoz sağlamlaştırıldı. Daha iç ve dış dekorasyon yenilendi. Kazasker Mustafa İzzed Efendi’nin eseri olan önemli isimlerin hat sanatıyla yazılı olduğu yuvarlak dev tablolar yenilenip sütunlara asıldı. Daha birçok yenileme işlemi yapıldıktan sonra minarelerin boyları eşitlendi. Çalışmalar bittikten sonra Ayasofya Camii 13 Temmuz 1849’da halka açıldı. Ayasofya tarihi boyunca yapılan restorasyon çalışmalarının en etkili ve güzel olanları Osmanlı döneminde yapıldı.

Ayasofya, 1934 yılında müzeye çevrildi ve 1935’te halka açıldı

 Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle Ayasofya, 1930 ve 1935 yılları arasında halka kapatıldı ve birtakım çalışmalar yapıldı. Yenileme çalışmaları sırasında Ayasofya’nın tekrardan kiliseye dönüştürülmesi istendi, ancak bölgedeki Hıristiyan popülasyonunun az olması bu ihtimali ortadan kaldırdı. Ayasofya, 24 Kasım 1934 tarihinde Bakanlar Kurulu’nun kararıyla müzeye dönüştürüldü. Müze 1 Şubat 1935 yılında ise ziyarete açıldı. Ayasofya’nın sistemli olarak incelenmesi, restorasyonu ve temizlenmesi ABD’deki Bizans Enstitüsü (the Byzantine Institute of America) adlı kurumun 1931’deki ve Dumbarton Oaks Alan Komitesi’nin 1940’lı yıllardaki girişimiyle sağlanmıştır. 2016 yılının Temmuz ayında Ayasofya Müzesi’nde düzenlenen Kadir Gecesi programında aradan geçen 85 yıldan sonra ilk defa sabah namazı ezanı okundu.

Ayasofya tarihi boyunca hem kilise, hem cami hem de müze oldu. Birçok farklı ırka ve iki ayrı dine ev sahipliği yaptı. Böylece Ayasofya tarihi ve ihtişamı ile herkesi büyülemeyi başardı.

Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti.

Böylece Ayasofya’nın tamamının ibadete açılması söz konusu oldu. Ayasofya’nın bir bölümü 1994 yılından beri ibadete açık ve 5 vakit ezan okunuyor. Caminin müftülük tarafından atanan kadrolu imamı da bulunuyor.

                                                        KAYNAKÇA

 -https://tr.wikipedia.org/wiki/Ayasofya

-https://www.google.com/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwj5-bncgdTqAhUvDGMBHVT0AJ0QFjALegQIAhAB&url=https%3A%2F%2Farkeofili.com%2Fayasofya-hakkinda-bilmeniz-gereken-30-bilgi%2F&usg=AOvVaw3cc7e2jyj2gfxCjl1l6EIl

-https://www.academia.edu/30068938/B%C3%BCy%C3%BCk_%C4%B0stanbul_Tarihi_Ayasofya_maddesi.pdf

-İSTANBUL SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ.BİZANS DÖNEMİ’NDE AYASOFYA,TARİHÇESİVE MİMARİ ÖZELLİIKLERİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER.Dr. Esra Güzel ERDOĞAN.2012


 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

8 Mart 2022 Yazısı

11 Ağustos 2024 Yazısı

21 Temmuz 2024 Yazısı